Eğitim-iş Sendikası, "2023 Eğitim Bütçesi' raporunu kamuoyuyla paylaştı. Raporda eğitim bütçesinin 2016’dan bu yana Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GYSH) içerisinde ve Merkezi Yönetim Bütçesi içerisinde azalma eğilimine girdiği belirtildi. 2016 yılında eğitim bütçesinin GSYH içerisindeki payı yüzde 4,21 iken 2023 yılında bu oran yüzde 3,48 olduğu aktarıldı.
2016 yılında merkezi yönetim bütçesinden eğitime yüzde 19,24 oranında pay ayldığı hatırlatılan raporda bu oranın 2023’te yüzde 14,53’e gerilediği belirtildi. Raporda “Eğitime ayrılan pay 4+4+4 eğitim modeli öncesinin gerisinde kalmıştır” dendi.
Eğitim bütçesinin kurumlar içerisindeki dağılımına yönelik şöyle dendi: “2023 yılında toplam eğitim bütçesi 649 milyar 800 milyon TL olarak belirlenmiştir. Toplam eğitim bütçesinin; yüzde 66,99’unu MEB, yüzde 20,72’sini YÖK ve üniversiteler, yüzde 0,23’ünü ÖSYM bütçeleri, yüzde 12,06’sını ise KYK ve diğer bütçeler oluşturmuştur.”
Eğitim bütçesi ile ilgili şu veriler paylaşıldı: “Yüzde 68,31’i personel giderlerine, yüzde 10,37’si sosyal güvenlik kurumu devlet primi giderlerine, yüzde 8,95’i mal ve hizmet alım giderlerine, yüzde 9,17’si’ sermaye giderlerine, yüzde 3,1’i cari transferlere, yüzde 0,1’i ise sermaye transferlerine ayrılmıştır.”
Eğitim-İş Sendikası raporda yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
• Milli Eğitim Bakanlığı, bir kez olsun adının hakkını vererek bu yetersiz bütçeye itiraz etmeli ve milli eğitimin acil ihtiyaçlarına çözüm olacak nitelikte bir bütçe talebinde bulunmalıdır.
• Bu bütçede yeni okul ve derslikler, dezavantajlı gruptaki öğrencilere verilecek destekler, taşımalı eğitim ve ikili eğitimi bitirecek hamleler ve iktidar tarafından sadece nostaljik bir vaat gibi anılan köy okullarının artık açılmasını sağlayacak adımların maliyetleri de ayrıntılı biçime yer almalıdır.
• Bütçe geçim sıkıntısıyla boğuşan eğitim emekçilerini de hayata bağlayacak nitelikte olmalıdır. Dolayısıyla MEB ve yükseköğretim bütçelerinin milli gelire oranı en az iki kat arttırılmalıdır.
• Eğitim öğretime hazırlık ödeneği bir maaş tutarında tüm eğitim işgörenlerine ödenmelidir.
• 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde tüm öğretmenlere bir maaş tutarında ikramiye ödenmelidir.
• Öğretmenlik mesleğini basamaklandırarak kısmi maaş artışı öngören sözde meslek kanunu yeniden düzenlenmeli, basamaklandırma yapılmadan tüm öğretmenlerin maaşlarında iyileştirme yapılmalıdır.
• Sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik uygulamasına derhal son verilmeli, Anayasal bir hak olan güvenceli istihdam, eğitimde tek metot haline gelmelidir.
• Resmi rakamlara göre 100 bin öğretmen açığı olduğu görülmekte, gereken kadar okul ve derslik inşaatı tamamlandığında bu rakamın kat kat büyüyeceği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bütçe bu atamaları mümkün kılabilecek bir hale getirilmelidir.
• Eğitim emekçilerine ödenen sosyal yardımlar günün koşullarına göre yeniden belirlenmelidir.
• MEB bütçesinin özel okullara aktarılması, milli eğitim bütçesinin, tüm denetimlerden muaf hale getirilmiş Maarif Vakfı ile paylaşılması derhal engellenmelidir.