Gazze'deki katliam konusunda başlattığı kampanya ile dikkatleri üzerine çeken Uzman Psikolog Ege Ebrar Önür, toplumsal farkındalık yaratan çalışmalara devam ediyor. Son olarak, gündüz kuşağı programları ve şiddet içerikli dizilerin yarattığı olumsuz etkiler üzerine yaptığı açıklamalarla gündeme gelen Önür, bu tür yayınların toplumsal ahlakı nasıl zayıflattığına ve bireylerde kalıcı travmalar oluşturduğuna dikkat çekti.
Önür, özellikle gündüz kuşağı programlarının toplumsal yapıyı olumsuz yönde etkilediğini belirterek, bu tür programların özellikle şiddet, ****grafi ve ensest ilişkileri özendiren içeriklerle topluma sunulduğunu vurguladı. Realite şov formatında sunulan bu tür programların, toplumda şiddet ve cinsel istismar gibi travmatik olayları "normalleştirdiğini" ifade eden Önür, bu tür içeriklerin toplumun bilinçaltında kalıcı izler bırakabileceği uyarısında bulundu.
"Bu tür yayınlar, sadece şiddet içeren görüntülerle değil, aynı zamanda normalde toplumda kabul edilemez olan, ****grafi ve ensest gibi konularla da izleyicilere sunuluyor. Olaylar sanki her evde yaşanıyormuş gibi yansıtılıyor ve bu, toplumda bir normalleşme yaratıyor. Zamanla, insanlar bu tür olguları sıradanlaştırıyor ve bu, ilerleyen süreçte çok daha büyük travmaların yaşanmasına yol açıyor" şeklinde açıklamalar yaptı.
Medyanın toplum üzerindeki yıkıcı etkileri
Aynı zamanda, şiddet ve ayrımcılığı körükleyen diziler konusunda da görüşlerini paylaşan Önür, bu tür yapımların toplumsal yapıyı tehdit ettiğini belirtti. Özellikle dini değerlerle ilgili yayınlarda, tesettürlü kadınların üzerinden yapılan olumsuz ve yanlış anlatımların, Türk toplumunun inançlarına zarar verdiğini ifade etti.
Önür, “Bu tür yayınlar, sadece toplumsal yapıyı değil, aynı zamanda bireylerin değer yargılarını da sarsıyor. Özellikle çocuklar ve gençler üzerinde etkisi daha fazla. Bu tür programlarla maruz kalan çocukların psikolojik gelişimleri olumsuz yönde etkileniyor, ilerleyen yaşlarda şiddet, taciz ve tecavüz gibi olgulara duyarsızlaşabiliyorlar" dedi.
“Bir Psikolog olarak bu durumu endişeyle izliyorum”
Önür, programların içeriklerinin etik değerlerle bağdaşmadığını ve bu tür yayınların mahremiyet ilkelerini çiğnediğini belirtti. “Bir psikolog olarak, gizlilik ilkesine aykırı olarak kişisel travmaların tüm kamuoyuna açıkça sunulması, toplumda ciddi bir etik krizine yol açıyor. Bu tür yayınlar, ülke genelinde bir tür ****grafi serisi gibi işliyor ve toplumun psikolojik sağlığına zarar veriyor” diyerek endişelerini dile getirdi.
RTÜK’e başvuru ve araştırma çalışması
Uzman Psikolog Ege Ebrar Önür, konuyla ilgili yetkililerin harekete geçmesi için RTÜK ile görüştüğünü ve bu tür programların toplum üzerindeki olumsuz etkilerini aktardığını açıkladı. Ayrıca, medyanın şiddet ve cinsel istismar temalı yayınlarının halk üzerindeki etkilerini ortaya koyan bir araştırma yürüttüğünü ve bulguları RTÜK’e teslim ettiğini söyledi.
Önür, RTÜK yetkililerinin çalışmayı takdir ettiğini ve bu tür programların toplumsal yapıya zarar verdiğinin farkına vararak bir çalışma başlatacağına inandığını dile getirdi. "Bu tür yayınların, toplumda yaratacağı olumsuz etkilerin önüne geçmek için öncelikle medya kuruluşlarının sorumluluk bilinciyle hareket etmeleri gerekir. Bu konuda RTÜK’ün alacağı kararlar çok önemli" şeklinde konuştu.
Önür, toplumsal sorumluluğun önemine dikkat çekerek, medya ve toplumun sağlıklı bir gelişim süreci için daha etik ve bilinçli bir yaklaşım benimsemesi gerektiğini sözlerine ekledi.