14 Şubat 1990 tarihinde NASA’nın Voyager 1 uzay aracı, bugüne kadar bildiğimiz ve duyduğumuz her şeyin olduğu yeri göstermişti. Uzayın karanlığında parlayan “Soluk Mavi Nokta”, yani Dünyamız, 6 milyar kilometre uzaktan araca poz verdi.
Takvimler artık 33 yıl sonrasını gösterirken Soluk Mavi Nokta, bir kardeşe kavuştu. Avrupa Uzay Ajansı (ESA), 20 yıl önce uzaya fırlattığı Mars Express uzay aracıyla Dünya’yı ve Ay’ı bir arada milyonlarca kilometre uzaktan görüntüledi. Hem de hareketlisinden.
Karşınızda bitirim üçlünün milyonlarca yıl uzaktan görünüşü:
Yukarıda gördüğünüz görüntüdeki en parlak yuvarlak, Dünyamızın. Yanında döndüğünü gördüğümüz silik gri nokta da Ay. Yaşadığınız, duyduğunuz, gördüğünüz ve hissettiğiniz her şey bu silik noktalardan biri üzerinde - hatta kısmen ikisinin de üzerinde.
Bu manzarayı gördüğümüz nokta da aslında uzayda bir hiç seviyesinde - yaklaşık 300 milyon kilometre uzakta, Mars yakınlarında. Soluk Mavi Nokta’nın çekildiği mesafenin yakınında bile değil.
Bu kısa GIF, 15 Mayıs, 21 Mayıs, 27 Mayıs ve 2 Haziran 2023 tarihlerinde çekilen görüntülerin birleşiminden oluşuyor.
Görüntünün ESA için de bir önemi var. Mars Express, ESA’nın ilk gezegen misyonunda kullanılan uzay aracıydı. Ajans da uzay aracının 20. fırlatma yıl dönümünde Carl Sagan’ın Soluk Mavi Nokta betimlemelerini hatırlatmak istedi:
Soluk Mavi Nokta .via-text { background-color: rgb(0,0,0); /* Fallback color */ background-color: rgba(0,0,0, 0.4); /* Black w/opacity/see-through */ color: white; font-weight: 300; font-size: 0.75em; position: absolute; bottom: 0%; right: 0; z-index: 2; padding: 5px !important; text-align: left; }
“Uzayın derinliğinden bu resmi çekmeyi başardık. Eğer bu resme dikkatlice bakarsanız orada bir nokta göreceksiniz. O noktaya tekrar bakın. Bu nokta bizim evimiz. O biziz. Sevdiğiniz ve tanıdığınız, adını duyduğunuz, yaşayan ve ölmüş olan herkes onun içinde bulunuyor.
Tüm neşemizin ve kederimizin toplamı, binlerce birbirini yalanlayan din, ideoloji, ve iktisat öğretisi; insanlık tarihi boyunca yaşayan her avcı ve toplayıcı, her kahraman ve korkak, her medeniyet kurucusu ve yıkıcısı, her kral ve çiftçi, her aşık çift, her anne ve baba, her umut dolu çocuk, her mucit, her kâşif, her ahlak hocası, yozlaşmış her politikacı, her şöhret yıldızı, her "yüce önder", her aziz ve günahkâr işte orada yaşadı; bir güneş ışınında asılı duran o toz zerreciğinin içinde.”