Kalp ve damar hastalıkları, hem ülkemizde hem de tüm dünyada ölümlerin en sık görülen nedeni olarak karşımıza çıkıyor. Kalp krizi ise en ölümcül olan hastalıkların başında geliyor. Türkiye’de bu oran Avrupa’ya nazaran daha fazla. Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Kardiyolog Prof. Dr. Ramazan Özdemir, 29 Eylül Dünya Kalp Günü’nde kalp ve damar hastalıklarının içinde yer alan kalp krizine karşı vatandaşları uyardı.
Özdemir, dünyada her yıl 19 milyona yakın kişinin kalp ve damar hastalıklarından hayatını kaybettiğine dikkat çekerek diyabet hastalarında kalp krizinin daha farklı seyrettiğini söyledi.
KALP KRİZİ BELİRTİLERİ! KALP AĞRISI OLDUĞUNU NASIL ANLARIZ?
Özdemir kalp krizi belirtilerini şöyle anlattı: “Göğsün tam ortasında ağrı, çarpıntı, nefes darlığı, ani bilinç kaybıdır. Özellikle gençlerde mide ağrı, bulantısı ve ekşimesi görülüyor.” Kalp krizinin en önemli belirtilerinden birinin ağrı olduğunu uyarısında bulunan Özdemir, “Kalbin damarları ile ilgili olan ağrı daha spesifiktir ve bu ağrının belli bir karakteri vardır” diyerek bu ağrıyı şöyle tarif etti: “Eğer yüzde 100 tıkanmamış bir kalp damarında hasta hareket halindeyken ağrı hisseder. Kalbin oksijen ihtiyacı artar ve bu tür bir ağrı ortaya çıkar.
Ağrı göğsün ortasındadır. Sağda veya solda değildir. Bu ağrı yanma şeklindeyse, çeneye ve sol kola doğru, sol omuza doğru yayılır. Yani bir yayılma şekli vardır. Ağrı eğer eforla ilgiliyse, yani yüzde 100 tıkanmamış bir damarın ağrısıysa, hasta dinlenme durumuna geçtikten 3 ila 5 dakika sonra ağrı geçer veya dilaltı ilaçla hasta rahatlar. Fakat bunun daha ileri şekli, kalp damarının yüzde 100 tıkanmasıdır. Bu durumda, ağrı yine göğsün ortasındadır; sol kol, sol omuz ve alt çeneye yayılır. Beraberinde bulantı, kusma olur. Ağrı yarım saatten uzun sürer. Ağrı sırt bölgesini de kaplar. Bu gibi bir ağrı, tipik kalp krizi ağrısıdır.”
'GİZLİ KALP KRİZİ'NE DİKKAT!
Diyabet hastalarının yüzde 30'unda kalp krizinin herhangi bir ağrı olmadan ortaya çıktığına işaret eden Özdemir, "(Sessiz kalp krizi), 'Gizli kalp krizi' dediğimiz şekilde kendini gösterebilir. Özellikle bu hastalara dikkat etmek lazım" dedi.
KALP KRİZİNDEN KORUNMANIN FORMÜLÜ
Kalp krizinde risk faktörlerine dikkat çeken Özdemir, “Risk faktörlerin başında sigara geliyor. Özellikle hareket etmek son derece önemli, çünkü hareketsizlik metabolik sendrom durumuna neden oluyor ve bu durum kiloyla beraber kalp damar hastalıklarını beraberinde getiriyor. Yine diyabeti kontrol altına almamız şart. Hipertansiyon kalp ve damar hastalıklarına zemin hazırlıyor.
Özellikle hazır, işlenmiş, katkı maddeli gıdalar ve şekerli besinleri kullanmamamız gerekiyor. Genetik faktörler olsa bile değiştirilebilir risk faktörlerini yok ettiğimizde kalp ve damar hastalıklarını yüzde 50’ye kadar düşürebiliriz. Bu durum erkekler, kadınlar, yaşlı ve gençler için de geçerli. Çok hareket, az yemek ve risk faktörlerini tedavi etmek kalp ve damar hastalıklarının üstesinden gelmenin bir yöntemi. Özellikle ağır spor olmamakla beraber hafif spor yapmalarını ve yürüyüş yapmalarını öneririm.”
40 YAŞ KRİTİK
Herhangi bir ebeveyni 50 yaş altında kalp krizi geçirenlerin risk altında olduğunun altını çizen Özdemir, "Kişide bu risk faktörleri mevcut ise diğer riskleri azaltması çok önemlidir. Sigara içiyorsa sigarayı bırakacak, tansiyonu, şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği varsa bunlar mutlaka kontrol altına alınmalıdır. Bu kişiler 40'lı yaşlarda mutlaka kontrolden geçsinler" önerisinde bulundu.
NASIL BESLENİLMELİ?
Özdemir, kalp-damar hastalarına mümkün olduğunca sebze meyve ağırlıklı beslenmeleri, yağlı yiyeceklerden uzak durmaları önerisinde bulundu.