İzmir’in Kiraz ilçesinde özel bir şirketin mermer ocağı kurmak için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'na başvurusu gündeme oturdu.
Ne yazık ki kurulması planlanan mermer ocağı, yaşam alanına 700 metre uzaklıkta bulunuyor.
Bölgede ise yaklaşık 500 kişi ikamet etmekte.
Firmanın hedefi ise yılda 500 bin ton mermer çıkarmak.
İşin garip tarafı projenin planlandığı bölge, İzmir–Manisa Planlama Bölgesi 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda orman alanı olarak yer alıyor.
Hazırlanan ÇED raporunda, mermer ocağındaki üretim safhasında çıkacak ses ve toz miktarının bakanlık tarafından belirlenen sınırın altında kalacağından bahsedilmekte.
AKP iktidarında ünü artan ÇED Raporu nedir?
Gelin ilk olarak ondan başlayalım.
Yapılması düşünülen tüm projelerde çevreye karşı olma ihtimali bulunan zararların hesap edilmesi, alınacak önlemlerin tespiti veya asgari düzeye indirilmesi çalışmalarının tamamına çevresel etki değerlendirilmesi adı verilmektedir.
Bu değerlendirmeleri içeren rapor da ÇED raporu olarak adlandırılır.
Peki mermer ocağının çevresel etkisini değerlendirecek kurum hangisi?
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı…
Buradan sormak istiyorum sizlere
Yaşam alanına 700 metre uzaklıkta kurulacak ve aslen orman alanı olarak gözüken bir yere Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ÇED raporunu olumlu olarak verir mi?
Cevap çok net!
Hem de en kısa zamanda…
Çünkü başta maden ocakları, HES’ler ve GES’ler olmak üzere bu ülkenin havasına, suyuna, doğasına zarar veren ne kadar proje varsa hep onaylandığı için aksi bir karar çıkacağını hiç zannetmiyorum.
Doğa ve çevre deyince maalesef aktör yine, yeni, yeniden AKP olmakta…
Bu öfkeleri hiç bitmeyecek sanırım.
Buraya kurulmak istenen mermer ocağının insanlarımızın ve tüm canlıların sağlığını tehdit edeceğini bile bile umarım bu projeye onay vermezler.
Yöre halkının yaşam alanına tehdit oluşturmasından kaynaklı bu projenin gerçekleştirilmesine karşı tüm sivil toplum kuruluşları ile birlikte hukuki mücadele verilmesi gerekmektedir.
Yoksa yaşanacak çevre felaketinin doğuracağı hasar çok büyük olacaktır.
Kiraz ilçesi başta olmak üzere bu vatan toprağının her bir köşesinde yapılması düşünülen çevre ve doğaya yönelik oyunları el birliğiyle bozmak zorundayız.
Sermaye ve iktidar bu toprakları rahat bırakıp terk edene kadar haklı mücadelemizi sürdürmek mecburiyetindeyiz.
Ülkemizin değerlerinin heba edilmesine, özelleştirme adına doğanın katledilmesine seyirci kalmayacağız, bundan kimsenin şüphesi olmasın!
İnanıyorum ki doğamız ve insanımız bu sınavdan da alnının akıyla çıkacaktır.