Journal of the American Heart Association’da yayınlanan ve türünün ilk örneği olan çalışma, kalp krizi, inme, kalp yetmezliği gibi kardiyovasküler hastalıklardaki risk faktörleri ile cinsellik arasındaki karmaşık ilişkiyi inceledi.
Araştırmacılar, elde ettikleri sonuçların, heteroseksüeller ile kendilerini gay veya biseksüel olarak tanımlayan kişiler arasındaki kalp hastalığı riskindeki farklılıklara ilişkin bir dizi açıklama olabileceğine inanıyor.
2012-2020 yılları arasında yapılan araştırmada, %54’ü kadın olan 169.400’den fazla yetişkinin verileri takip edildi.
Hamilelik süreciyle ilişki kuruldu
Buna göre, cinsel yönelimden bağımsız olarak kadınların genelde erkeklerden daha iyi kardiyovasküler sağlığa sahip olduğu, ancak heteroseksüel kadınlarla karşılaştırıldığında, lezbiyen veya biseksüel olarak tanımlanan kadınların genel kardiyovasküler sağlığının daha düşük olduğu ortaya çıktı.
Uzmanlar, hamilelik sırasında doktorlarla daha fazla görüşmenin farkın bir kısmını açıklayabileceğini ancak hamile kaldığını bildiren az sayıda lezbiyenin varlığının bu yorumu yapmayı zorlaştırdığını söyledi.
Yaşam koşullarıyla mı ilgili?
Eşcinsel erkekler söz konusu olduğunda da, eğer kentsel alanlarda yaşıyorlarsa, eşcinsel ve biseksüel erkeklerin kardiyovasküler sağlığı heteroseksüel erkeklerden önemli ölçüde daha iyi çıktı.
Araştırmacılar, kırsal bölgelerde yaşayan eşcinsel erkeklerin ayrımcılık, uyku sorunları veya kardiyovasküler sağlıklarını etkileyebilecek diğer endişeler gibi daha fazla stres etkenine maruz kalabileceklerini öne sürdüler.
Araştırmanın baş yazarı Omar Deraz, “Önceki kanıtlar ışığında, elde edilen bu bulgular en azından kısmen yoksulluk, bozulmuş çalışma koşulları, akıl sağlığı sorunları, ayrımcılık ve/veya sağlık sistemindeki kötü geçmiş deneyimler gibi yaşam koşullarıyla açıklanabilir” açıklamasında bulundu.