Deprem Hatay’ın her yerinde yıkıcı etkisini göstermiş, “yıkılmaz” denen evler yıkılmış, bir zamanlar kentin en kalabalık sokakları tenhalaşmaya yüz yutmuş durumda. Depremzedeler kaybettikleri yakınlarının yasını tutarken diğer yandan da yaşam mücadelesi veriyor. Enkaz altından kurtarılanlar ya da evi çökmeden kendini sokağa atabilenler dönecek evleri kalmadığını anlatıyor.
Depremzedelerin kimi çadıra ulaşamadığı için kendi imkânlarıyla yaptığı derme çatma çadırlarda kalıyor, çadıra ulaşabilecek kadar “şanslı” olanlar ise gıda, hijyen malzemesi, kıyafet ya da çocuklarının ihtiyaçlarını karşılayabilmek için tüm kapıları arşınlıyor... Çaresizlik, umutsuzluk ve öfke kenti kuşatmışken dayanışma arzusu insanlar arasında birleştirici güç olmuş.
HİJYEN EN BÜYÜK SORUN
Depremzede yurttaşların dayanışmayla yaşamını sürdürdüğü yerlerden biri de kentin birçok yerine kurulan çadır kentler... Biz de Hatay otogarından yürüyerek 10 dakika mesafede olan bir çadır kente yerleştik. Burada birçok kurum depremzedelerin yaralarını sarmak için seferber olmuş durumda. Çocuklar için oyun parkları ve çeşitli etkinlikler düzenlenirken temel ihtiyaçların giderilmesi için yoğun çaba sarf ediliyor. Ancak bazı eksiklikler hâlâ tamamlanmamış. Hijyen sorunu depremzedelerin yaşamını olumsuz etkileyen konuların başında. Elektrik ve altyapı da başlıca sorunlar arasında.
ARTÇILAR UYANDIRIYOR
Geceyi çadır kentte geçirdik. Kaldığımız çadırda sünger yatakta yatıyoruz. Artçı depremler uykumuzdan uyandırıyor. Buradaki yurttaşlar depremin büyüklüğünü tahmin edebilecek kadar deprem yaşamış durumda... Gündüzleri hava sıcaklığı 20 dereceyi bulurken geceleri ise hava bir ısı kaynağı olmadığında idare edilemeyecek kadar soğuk. Deprem felaketinin üçüncü haftasına girilirken yurttaşlar geçici değil kalıcı çözümler talep ediyor.