Çocuklarının istediği yemekleri yaparak ve şeker hastası eşine sağlığına dikkat etmesi yönünde uyarılarda bulunarak uyuyan Hatice Acıoğlu'nun hayatı, Antakya'da uykuda yakalandığı, Türkiye'yi yasa boğan 6 Şubat'taki depremle kabusa döndü.
Enkaz altında seslendiği 16 yaşındaki oğlu Efe Kaan ile 45 yaşındaki eşi Mustafa Acıoğlu'ndan cevap alamayınca hayatlarını kaybettiğini anlayan Acıoğlu, kırılan iki bacağının arasındaki 8 yaşındaki küçük oğlu Metehan ve 18 yaşındaki büyük oğlu Mesut Kağan ile 20 saat sonra askerler tarafından kurtarıldı.
Adana Şehir Hastanesindeki tedavisinin ardından çocuklarını aramaya başlayan Acıoğlu, enkazdan çıkarıldıktan sonra Antakya'daki hastanede hayatını kaybeden büyük oğlunun sahiplenen olmadığı için kimsesizler mezarlığına defnedildiğini öğrendi.
Bir arkadaşından, küçük oğlunun Antakya'daki hastanede olduğu ve bacağına platin takıldığı bilgisine ulaşan Acıoğlu, yaşamını halen küçük oğlu, annesi ve kız kardeşiyle Ankara'daki Altındağ Belediyesinin Doğantepe Yaşlılar Evi'nde sürdürüyor.
"Son bir kez babasını hissetsin istedim"
Depreme, Antakya'nın Atatürk Caddesi'nde yer alan 4 katlı apartmandaki evlerinde yakalanan Acıoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, eşi ve oğulları dışında ailesinden başka bireylerin de yaşamını yitirdiği afet sırasında ortaya çıkan sesleri bir yıl geçmesine rağmen unutamadığını söyledi.
Enkaz altında başının üzerine düşen 5 kilogramlık zeytinyağıyla çocuklarının yüzünü yıkayıp, susuzluğunu giderdiğini aktaran Acıoğlu, enkaz altındaki anlarını şöyle anlattı:
"Küçük oğluma dedim ki 'Seni en güzel yere oturtacağım, yumuşacık bir yer anneciğim'. Ölmüş olan babasının üzerine son bir kez oturttum. Son bir kez babasını hissetsin istedim. Ama büyük oğlum, çok acı çekiyordu, bütün kolonlar onun üzerindeydi. Hiç kımıldayamıyordu, hep elimi tuttu. 'Anneciğim sakın üzülme, babam ile Efe hiç acı çekmeden öldüler, onlar uyuyorlar, sakın ağlama' dediği için ağlamadım. 'Allah'ım madem iki oğlumu bana bağışladın, beni de bağışla ki onlara bakabileyim' diye dua ettim."
"Çocuğumu okutmak istiyorum"
Oğlunun Hatay'da yaşamaktan korkması nedeniyle Ankara'da yaşamaya karar verdiğini belirten Acıoğlu, oğlunun da Ankara'da ilkokula devam ettiğini dile getirdi.
Acıoğlu, Hatay'da depremden önce kuaför salonu bulunduğunu ifade ederek şunları kaydetti:
"Bazı müşterilerim de depremden sonra Ankara'ya yerleşmişler. Hatay'a dönme şansımız da yok. Kendime ait bir iş yeri de açamam. Çünkü o kadar yatırım yapabilecek güce sahip değilim, maddi imkanım yok. Ama başka bir iş yerinde kuaför olarak çalışmayı istiyorum. Çocuğum için elimden geleni yapmak istiyorum fakat gelecek hakkında artık plan yapamıyorum. Çünkü bir gün önce planlarımız vardı, ertesi gün bunları yaşadık. Benim tek varlığım çocuğum. Ona babasızlığı ve abisizliği hissettirmemeye çalışıyorum. Gülmeye çalışıyoruz. Zamanla kendimi uygun görürsem bir iş bulmak istiyorum. Çünkü hayat çok zor.
Çocuğumun okumasını, güzel bir geleceği olmasını istiyorum. Abilerinin olamadı, umarım onun olur. Ölenlere bir şey yapamıyorum, dua okumaktan başka. Hayatta kalan çocuğum için mücadele etmek zorundayım. Sürekli onun karşısında oturup ağlamaya, yakınmaya, çocuğuma o acıyı yaşatmaya hakkım yok. Her evladın yeri başkadır. Ancak hayatta kalan çocuğumuz için yaşamak ve ayakta durmak zorundayız."