İzmir’de 117 kişinin yaşamını yitirdiği, 1034 yurttaşın da yaralandığı 30 Ekim 2020 depreminin ardından geçen iki yıla karşın olası bir afet riskine karşı halen gereken tedbirler alınmadı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından açıklanan bilanço yaşanan dramı rakamlarla gözler önüne serdi.
SORUNLAR DEVAM EDİYOR
İki yıl içerisinde tamamlanan incelemeler, deprem mağduru İzmir’in olası bir afete halen hazır olmadığını ispatladı. 30 Ekim 2020’deki 6.9 şiddetindeki depremde yıkılan yapıların yanı sıra, ağır hasarlı yapılardan kat kat fazla olan ve halen kullanılan orta hasarlı yapıların sahipleri de tedirgin bir bekleyiş içerisinde. Dokuz bin binayı vuran, 59 bin haneyi de doğrudan etkileyen depremin ardından İzmir’deki 4 bin 912 hak sahibinin yaşadıkları barınma problemine halen çözüm bulunamadı. Orta hasarlı yapılarda yaşamaya devam eden hak sahipleri devletten bekledikleri maddi desteği alamadığı gibi, kentsel dönüşümden de faydalanamadı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yayınlanan rakamlara göre, kent genelinde 632 ağır hasarlı yapıdan 442’sinin yıkımının tamamlandığı, 598 yapının ise orta hasarlı olduğu tespit edildi. Kesin hasar tespit raporlarında 59 bin hanenin depremden doğrudan etkilendiği, 8 bin 234 hak sahibinin ise meydana gelen hasar sebebiyle evlerini terk etmek zorunda kaldığı ya da evsiz kaldığı belirtildi. Sonuçlara göre ayrıca İzmir’de az hasarlı 7 bin 770 bina ve 51 bin konutun yer aldığı vurgulandı. Depremden doğrudan etkilenmiş yıkılan ya da ağır, orta ve az hasarlı toplam bina sayısı ise 9 bin olarak kayıtlara geçti.,
SÜREÇ YAVAŞ İLERLİYOR
İzmir’in deprem riskine halen hazır olmadığını ve sürecin pek çok soru işareti barındırdığını belirten İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar, “Binalarda yapılacak riskli yapı tespiti çok kapsamlı bir çalışmadır. Kentteki yapı stokunun yüzde 60-yüzde 70’inin güvenli olmadığını kamu kurumlarının yetkilileri ifade etmişti. Biz büyükşehir belediyesi ile birlikte yaptığımız envanter çalışmasında bunu belirlemek için uğraşıyoruz. Depreme ne kadar hazır olduğumuz halen bir soru işareti. Tam olarak hazır olduğumuzu söyleyemeyiz. Depreme hazırlık anlamında önemli çalışmalar yürütülüyor. Tedbir olarak binaların yenilenmesi için de İzmir’de önemli çalışmalar yapılıyor. Bunlardan bir tanesi yine Büyükşehir Belediyesi’nin hayata geçirdiği ‘Halk Konut’ projesi. Bu ilk adım olarak güzel ama devamının gelmesi gerekli. Esas büyük çaplı dönüşümün gerçekleştirilmesi ve kalan binaların güçlendirilmesi için merkezi iktidarın buna büyük çaplı bir kaynak aktarması gerekiyor. Gelir durumu müsait olan kesim zaten bina yenileme projeleri ile sağlıklı konutlara erişebiliyor. Ancak mevcut ekonomik koşulları ve inşaat maliyetleri yükseldiğinden ötürü devletin diğer gelir gruplarındaki yurttaşlara destek olup onlara sahip çıkması gerekiyor” dedi. Dönüşüme daha fazla kamu kaynağı aktarılması gerektiğini belirten Ayatar, Önemli olan binaların yenilenmesi değil, alan bazlı dönüşümdür. Bu noktada Çevre ve Şehircilik Bakanlığı AFAD, belediyeler, meslek odaları, üniversiteler ortak masada buluşmalı ve çözüm aramalı. İşbirliği artırılmalı. Ortak yol haritası belirlenip, önceliklere göre kaynak aktarılmalı. İlk sırada okullar, hastaneler gibi kamu binalarının durumu tespit edilmeli ve konutlarla birlikte yenileme faaliyetlerine başlanmalı. Deprem riskine karşı hazırlıklardan en önemlisi kaynak belirlenmesi ve nereye yönlendirileceğidir. İşte bunun ortak akılla belirlenmesi çok önemli. Yapılan işbirliğini artırmak ve süreci hızlandırmak zorundayız” dedi ve öncelikle kentsel dönüşüme önem verilmesi gerektiğinin altını çizdi.
www.idrak34.com