Kahramanmaraş depremleri sonrası Hatay’da Yapı Denetim ve Yapı Malzeme Şube Müdürlüğü’nde yer alan işyeri ve konutların laboratuvar test sonuç evraklarının bulunduğu binanın yıkılacağı ve “delil karartma” yapılacağı iddiaları gündemdeki yerini korurken bölgede gönüllü avukatlık yapan Remzi Kazmaz, “Şimdi devreye hukuk girdi” diyerek bölgenin “suç mahalli” olduğunu vurguladı.
“MARMARA DEPREMİNDE DE YAŞADIK”
Cumhuriyet savcılarının bölgede denetim yaptıklarını hatırlatan Av. Kazmaz, “Yürütülecek olan soruşturmada esas olacak deliller derhal ivedilikle savcılık denetiminde toplanmaya başlanmalı. Bu süre içerisinde yıkılan bina enkazları kaldırılmadan mutlaka bu enkazlardan ileride soruşturmalara destek olacak deliller alınmalı. Demir, çimento ve kullanılan malzeme türleri gibi. Geçmiş Marmara döneminde bu çalışma ya yapılmadı ya da eksik yapıldı. Haliyle soruşturma da tamamlanamadı ya da eksik yapıldı. Bu durum kovuşturmayı etkiledi. Zaten etkisiz olan cezalarla sanıklar o dönemi, ceza almadan ya da çok küçük cezalarla kapattılar. O zaman yıkılan binaların enkazları inceleme yapılmadan kaldırılmamalı ve çatlak binalar yıkılmamalı. Bu nedenle bölgede savcılıkların emir ve talimatı olmadan enkazlar kaldırılmamalı. Aksi hareketler suç teşkil edecektir. Bu nedenle o bölgede yaşayan vatandaşlar enkazları izinsiz kaldıranları engellemeli ve en yakın kolluk veya cumhuriyet savcılığına ihbarda bulunmalıdır” diye konuştu.
“SADECE MÜTEAHHİTLER SORUMLU DEĞİL”
Marmara depreminde de "gönüllü avukat" olarak çalıştığını ifade eden Remzi Kazmaz, müteahhitlerin, belgeleri onaylayan belediye imar müdürlerinin, memurların, inşaatı yapan mühendislerin ve zemin etütleri yapan jeoloji mühendislerine kadar herkesin bu yıkımdan sorumlu olduğunun altını çizerek, “Sorumluların adaletten asla kaçmaması gerekiyor. Günümüzde sadece müteahhitleri sorumlu tutarak geri kalan diğer sorumluları bu ceza sisteminin dışında bırakmak pek adil değildir. Bu nedenle deliller bütün bu olasılıklar göz önüne alınarak toplanmalı ve sorumlular saptanmalı. Delil toplarken binanın yapı statik raporu, mühendislerin çizdiği projeler, kullanılan beton gibi tüm hususlar Belediye İmar bölümlerinde arşivlerde mevcuttur. Ancak depremde yıkılan belediye binalarında delillerin kaybolma riskine karşı enkazlar dikkatli kaldırılmalı, imar dosyaları kurtarılmalıdır. Usulsüz ruhsat verenler imzalar ile tespit edilmelidir. İlan listelerindeki açıklamalar, görseller, ilan tarihleri delil olarak saklanmalıdır” dedi.
“GÖNÜLLÜ AVUKATLAR OLARAK KOMİSYON KURMALIYIZ”
Yargılama esnasında sorumluların deprem riskini "öğrenemedikleri" savunması yapacaklarını bunun da "depreme dayanıklı" reklamlar ve açtıkları satış ilanları ile çürütüleceğinin altını çizen Av. Kazmaz, “Enkazlardan savcılık tarafından resen seçilerek numune aldırılmalıdır. Enkaz kaldırıldıktan sonra müteahhit ve sorumlular; delil yetersizliğini, kolonların ve betonun güçlü olduğunu, enkaz kaldırıldığı için lehe delil toplayamadıklarını ileri sürmemelidirler. Bu konuda biz gönüllü avukatlara da iş düşmekte. Hepimiz iyi biliyoruz ki soruşturma aşamasında elde edilecek delillerle açılacak olan davaları kazanabiliyoruz. Ama ortada var olan deliller karartılırsa, yok edilip çalınırsa bu aşamada elimizde delil olmadan dava açılamaz. Açılacak davalardan ne tazminat ne de sanıkların ceza almasını sağlayabiliriz. Bu nedenle adaletin bir an önce tecellisi için biz gönüllü avukatlara iş düşmekte ve deprem bölgelerinde yer almalıyız. Bu alanda bir araya gelerek komisyonlar kurmalıyız” ifadelerini kullandı.