Önümüzdeki birkaç ay içinde ünlü moda markası Louis Vuitton mağazalarına girdiğinizde ya da vitrinlerine baktığınızda, birçok renkli noktacıkla ve neon ışıklarla karşılaşarak kendinizi sanatçı Yayoi Kusama’nın evreni içinde bulabilirsiniz. Seçkin moda evi, marjinal yapıtlaıryla tanınan 93 yaşındaki Japon sanatçı Yayoi Kusama için bir tuval haline geldi. Yayoi ve Louis Vuitton arasındaki ilişki eskilere dayanmakta. 2006 yılında, Louis Vuitton’un o zamanki kreatif direktörü Marc Jacobs, Kusama ile Tokyo’daki stüdyosunda tanıştı, bu tanışma sonunda Japon sanatçı, tasarımcıya imza noktalarıyla elle boyanmış bir Vuitton Ellipse çantası verdi. Altı yıl sonra 2012’de, Jacobs podyumda benzer çantaları sergileyerek markanın bugüne kadarki en popüler sanatçı işbirliklerinden birini başlatmış oldu. Geçtiğimiz günlerde marka, Kusama ile olan ikinci koleksiyonunu piyasaya sürdü ve 450 parçalık koleksiyonun her yerinde Kusama’nın imzası niteliğinde olan noktalar yer aldı.
ÜNLÜ SANATÇININ ROBOTU
Genel olarak noktalar ve aynalar kullanarak tekrardan, sonsuzluktan ve hiç bitmeyen alan yanılsamalarından esin alan, 93 yaşındaki ikonik sanatçı, geçtiğimiz günlerde New York 5. Cadde’deki Louis Vuitton mağazasının vitrininde ünlü noktalarını çizerek sürreal dünyasını yaratırken görüldü. Ancak çizen kişi Kusama’nın kendisi değildi, sanatçının hiper-gerçekçi bir robot sürümüydü. Böylece sanat, tasarım, moda ve teknolojinin yaşamın içinde denk gelinebilen bir an yaşanmış oldu.
Bugün dünyanın en etkili 100 ismi arasında yer alan sanatçı, psikolojik ve maddi sorunlarla başa çıkmak durumunda kaldığı zorlu bir hayat yaşadı, kurtarıcısı ise sanat oldu. 1929 yılında Japonya’nın Nogano kentinde dünyaya gelen Kusama, çocukluk yıllarında görmeye başladığı kırmızı nokta ve örümcek ağları halüsinasyonları çizerek resim yapmaya başladı. Küçük yaşta yaşadığı sıkıntılarla başa çıkabilmek için sanatı bir tür tedavi yöntemi olarak kullandı.
AKIL HASTANESİNE GÖNÜLLÜ YATIŞ
Zamanla çalışmalarıyla insanların ilgisini çekmeyi başardı ve 1973 yılında, büyük başarı getiren New York’taki ilk kişisel serginin ardından Tokyo’ya kesin dönüş yaparak akıl hastanesinde yaşamak istediğini açıkladı. İlginçtir ki buraya iyileşmek için değil, rahatsızlığını korumak için yerleşmiştir. Sanatçı kendisine göre üzerindeki kusurları, kendi tanımıyla “defoları” korumak istemektedir; yaşadığı ruhsal bozukluklar-ruhsal sarsıntılar sanatçının ruhunda kalıcı hasarlar, takıntılar bıraksa da kendisine göre bu yaralar onun en güçlü yanıydı... Onun için “defolu olmak” bir ayrıcalık. Her geçen gün hatayı kabul etmeyen ve bu yüzden aynılaşan dünyada onun varlığını bir sanat yapıtı gibi “biricik” ve değerli kılıyordu.
Moda dilinde “Haute Couture” kavramı, tasarım açısından baktığımızda “kişinin özel beğenisine göre tasarlanmış” anlamına gelir. Seri üretim ürünlere karşılık bu tasarımlar biricik, özel ve sınırlı sayıda üretilmektedir. Louis Vuitton da marka olarak, hem geleneksel tarafını koruyan hem de yenilikler katmayı başaran, sınırlı sayıda el yapımı (özellikle çanta ve ayakkabıları) tasarımlar üretir. Bu yüzden de değerlidir. Bu ortak çalışma ile Kusama renkli, metalik, sonsuzluk noktaları ve saykodelik çiçekleriyle Louis Vuitton’un ikonik desenini bir miktar özgürleştirirken iki tarafta bu proje ile sanatı, kendi olabilme cesaretini ve zanaatkârlığın gücünü geniş biçimde vurgulamaktadır.
SANAT DÜNYASINDAN TEPKİLER
Kusama’nın robot versiyonu, insanların ilgisini çekerken sanat dünyasından farklı yorumlar da aldı. Sanat eleştirmeni Jerry Saltz, Instagram hesabından robot Kusama’nın bir videosunu yorumlayarak “Bunun size düşündürmek istediği kadar zararsız olduğunu düşünmüyorum” sözleriyle paylaşımda bulundu. Güncel sanat üzerine çalışmalarıyla bilinen yayın Ocula da “ Kusama artık toplum içine çıkmadığı veya röportaj vermediği için robot formundaki görünüşü hastalıklı hissettiriyor. Tupac’ın ölümünden 16 yıl sonra, 2012’de Coachella’da görülen hologramını anımsatıyor” sözlerini kullandı.