Türkiye, İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla çekildi. Çok sayıda kurum, kuruluş ve kişi, kararı yargıya taşırken Danıştay 10. Dairesi, yürütmeyi durdurma istemini reddetti. Bunun ardından davanın esastan görüşülmesine geçildi. Bu kapsamda 28 Nisan, 7, 14 ve 23 Haziran’da davaya ilişkin duruşmalar görüldü. Dava sürecince Danıştay savcılarının tamamı hem duruşmalarda hem de duruşmalar öncesi yazılı olarak kararın iptal edilmesi yönünde görüş bildirdi. Daire, dün, cumhurbaşkanı kararının 2’ye karşı üç oyla hukuka aykırı olmadığına hükmetti.
"BAŞKA İŞLEME GEREK YOK"
Cumhuriyet’in ulaştığı kararda, Meclis’in uluslararası anlaşmalara ilişkin yetkisinin anlaşmayı bir yasayla uygun bulmaktan ibaret olduğu belirtilerek, “Cumhurbaşkanının uygun bulma kanunu sonrasında milletlerarası anlaşmayı onaylayıp onaylamama konusunda takdir yetkisine sahip olduğu, milletlerarası anlaşmaların sona erdirilmesinin tıpkı anlaşma metinlerinin hazırlanması, imzalanması, son aşamada onaylanarak yürürlüğe konması hususlarında olduğu gibi ‘yürütme yetkisi’ dahilinde bulunduğu” savunuldu. Anayasada, yasalarda ya da mevcut mevzuatta, uluslararası sözleşmelerin sonlandırılmasına ilişkin düzenleme olmadığı belirtilen kararda, “Milletlerarası anlaşmaların sona erdirilmesine ilişkin işlemlerin, kaynağını anayasadan alan yürütme yetkisi ve görevi kapsamında cumhurbaşkanı tarafından yapılacağı; cumhurbaşkanının, yürütme faaliyetine ilişkin sona erdirme yetkisini kullanırken yasama organının bir işlem tesis etmesine gerek bulunmadığı anlaşıldı” ifadeleri kullanıldı.
İstanbul Sözleşmesi’nin “Her taraf istediği zaman Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne yapacağı bir bildirimle bu sözleşmeyi feshedebilir” hükmünün Türkiye açısından cumhurbaşkanına yetki verdiği iddia edilen kararda, sözleşmelerden çekilmenin de cumhurbaşkanının, Türkiye’yi devlet başkanı sıfatıyla temsil yetkisi içinde kaldığı öne sürüldü. Kararda, “Dava konusu cumhurbaşkanı kararında yetki ve şekil unsurları yönünden hukuka aykırılık görülmemiştir” denildi. Karara karşı açılan davalarda sıklıkla vurgulanan “yetkide ve usulde paralellik ilkesi”ne ilişkin de kararda, söz konusu ilkenin, “mevzuatta bir idari işlemin geri alınması, kaldırılması veya değiştirilmesine ilişkin usulün düzenlenmiş olması veya işlemi tesis etmeye yetkili makamın belirtilmiş olması durumunda uygulanabilmesine olanak bulunmadığı” savunması yapıldı.
"MÜMKÜN DEĞİL"
İki üye ise karara muhalif kalarak ortak şerh yazdı. Uygun bulma yasasına bağlı olarak onaylanan uluslararası anlaşmaların yasa hükmünde olduğu ve bu nedenle fesih işlemlerinin cumhurbaşkanının yürütme yetkisinde olmadığı belirtilen şerhte, cumhurbaşkanına uluslararası anlaşmaları feshetme yetkisi verdiği iddia edilen 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin ilgili maddesinin de anayasaya aykırı olduğu, bu nedenle Anayasa Mahkemesi’ne başvurulması gerektiği aktarıldı. İstanbul Sözleşmesi’nin yasayla uygun bulunduğu ancak fesih işlemide aynı yolun izlenmediği kaydedilen şerhte, “TBMM’nin uygun bulma kanunu uyarınca onaylanarak yürürlüğe giren uluslararası sözleşmelerin sadece yürütme organı işlemiyle feshedilmesi mümkün değil” ifadeleri kullanıldı.
Çekilme kararında İstanbul Sözleşmesi’nden neden çekinildiği konusunda hukuken geçerli bir gerekçeye yer verilmediği de vurgulandı.
Karar için Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na itiraz yolu açık. DİDDK, kararı bozabileceği gibi onayabilir de. Karar onanırsa, Danıştay’daki süreç tamamlanacak. Kadın örgütleri, böyle bir durumda Anayasa Mahkemesi’ne başvuracaklarını vurguluyor.
www.idrak34.com