Şüphesiz ki bir markanın ismi o markaya yönelik en önemli şeylerden. Öyle ki bir markayı başarıya götürme yolunda en temel ve en önemli adımlardan birisi diyebiliriz.
Tanıdığımız birçok marka “yeniden markalama” dediğimiz, markanın bilinirliğiyle ilgili unsurlarında değişikliğe gidebiliyor. İsim konusunda da “ilk seçenek her zaman en iyisidir” mantığının her zaman doğru olamayacağını yeniden markalama yoluna girerek ismini değiştiren markalar bizlere kanıtlıyor.
Instagram, kurucularından birinin en sevdiği içeceğin anısına yolculuğuna "Burbn" olarak başlamıştı.
Daha sonra polaroid kameralardan esinlenerek "instant" ve telgraf anlamına gelen "telegram" kelimelerinin birleşimiyle "Instagram" ismi bulundu.
Facebook "neymiş bu metaverse yaa" diyerek ana şirketin adını "Meta" olarak değiştirmişti.
İyi ki ismini değiştirmiş, diyeceksiniz. Aksi takdirde "Kibrit Kutusu" diyecektik...
Marka, aşkın yarattığı ateş ve sıcak duygulara gönderme yapması amacıyla ilk olarak "kibrit kutusu" anlamına gelen "MatchBox" ismini tercih etmiş.
"MatchBox" isminde bir çeşit kelime oyunu var. İsim bir yandan kibrit kutusu anlamına gelirken bir yandan da fonetik olarak "eşleşme kutusu" çağrışımı yapmakta.
Bu isim daha sonra yerini çabuk tutuşması ile bilinen bir madde olan ve "kav" anlamına gelen "Tinder" kelimesine bıraktı.
İlk olarak "Cadabra" ismiyle kurulan Amazon, ismin "kadavra" kelimesini çağrıştırması sebebiyle ismini değiştirmiş.
Yerinde bir karar! İsim değişikliği yapmasaydı Google'ı "sırt masajı" anlamına gelen "Back Rub" olarak tanıyacaktık.
Yine Google'dan bir isim değişikliği. Tüm ürünlerini alfabe" anlamına gelen "Alphabet" markası altında topluyor.
Yani, Google tarafından sunulmakta olan farklı ürünler ve hizmetler Alphabet isimli bir çatı şirket altında toplanıyor.
İsmi değişmeseydi "Yahoo!" değil "Jerry ve David'in Dünya Çapında Ağ Rehberi" diyecektik.
İnternet tarayıcısı "Firefox", ilk kurulduğunda "Anka kuşu" anlamına gelen "Phoenix" olarak biliniyordu.
"Bilgi İşlem Tablolama Kayıt Şirketi" gibi düz bir isme sahip olan "IBM", isim değiştirme konusunda yerinde bir karar vermiş.
Ürettikleri kamera isimlerine ilham oldu: Canon
İlk olarak "Hassas Optik Aletler Laboratuvarı" anlamına gelen "Precision Optical Instruments Laboratory" ismiyle yolculuğuna başladı.
Daha sonra "kwanon" adı verilen 35 mm'lik kameranın isminden esinlenerek adını "Canon" olarak değiştirdi.
Artık "Japonya Optik Endüstrileri" değil Nikon diyeceksiniz.
"Sony" ilk olarak "Tokyo Telekomünikasyon Mühendislik Şirketi" olarak bu yola çıkmıştı.
Marlboro ve Parliament gibi sigaraların üreticisi olan Philip Morris, 2001 yılında ana firmasının adını "Altria" olarak değiştirdi.
Philip Morris'in isim değiştirmesinin sebebi yalnızca sigara değil tüketim ürünleri firması olduğunu daha kolay açıklayarak sürekli açılan davaların biraz da olsa önüne geçmek.
İlk günden beri neredeyse her ülkede ayrı isme sahip: "Cif"
Marka şu anda bazı istisnalar dışında, büyük çoğunluğu "Cif" olmak üzere "Cif" ve "Jif" isimlerini kullanmaktadır.
Ya "Mavi Kurdele Spor Giyim" olarak kalsaydı...
Nike ilk kuruluş yıllarında "Blue Ribbon Sports" ismini kullanmaktaydı.
Eski isim, mahalle esnafı edaları barındırıyormuş: Pete'in Süper Sub Sandviçleri
"Submarine" aslında İngilizce "denizaltı" anlamına gelse de, baget ekmeğine yapılan sandviçlere de verilen bir isim. Bu sandviçlere "sub sandviç" deniliyor.
Markanın güncel adı ise İngilizce "metro" anlamına geliyor. Ne alaka diyebilirsiniz fakat bunun sebebi hem iç dekorasyonun metrolardan esinlenmesi hem de "Subway" isminin sub sandivçlere gönderme yapan bir kelime oyunu barındırması.
Bu hatadan dönülmeseydi havalı kahvelerimizi içtiğimiz yerin adı "Kargo Evi" olacaktı.
"Brad'in İçeceği" olarak isimlendirilmiş olan Pepsi, bu isimle markalaşamayacağını anlamış olsa gerek.
"Snickers" ise eskiden "Marathon" olarak raflarda yer almaktaydı.
Bu içeriğimizde de neredeyse hepsini yakından tanıdığımız ünlü markaların varoluş hikayeleri süresince isimlerinde yaptıkları değişiklikleri derledik. Sizce isim değiştirerek doğru bir karar vermişler mi?