Çin mutfağı, dünyanın en ilginç mutfaklarından biri olarak öne çıkıyor. Kendine has tarzıyla bilinen bu mutfak, farklı bölgelerdeki tarih, gelenek ve kültürlerin çeşitli izlerini taşıyor. Bu izlerden en büyüğü de Büyük Çin Kıtlığı olarak bilinen, dünya tarihinin en büyük trajedilerinden biridir.
Bu dönemde insanlar hayatta kalmak için aklınıza gelecek her türlü şeyi tüketmek zorunda kaldı. Gelin, Çin’de yaşanan insanlık tarihinin en karanlık dönemlerinden birine yakından bakalım.
1949 yılına kadar Çin, büyük ölçüde tarıma dayalı bir ekonomiye sahipti.
Çin Devlet Başkanı Mao Zedong; yönetime gelir gelmez ülkeyi fakir bir toplumdan dünyanın en büyük ekonomisine sahip ülkelerden biri haline getirmek istiyordu. Bu yüzden, ‘Büyük İleri Atılım’ adını verdiği, milyonlarca insanın canına mal olacak, sanayileşme odaklı bir program başlattı.
O zamanlar Çin nüfusunun yaklaşık %80’i kırsal alanda yaşıyordu. Yeni hükümet, sanayileşme programını hızlandırmak için önce bu insanların topraklarının haklarını elinden aldı. Sonrasında ‘Bağınızı, bahçenizi bırakın; gelin madenlerde, fabrikalarda çalışın” emri verdi. Bu emre uymak zorunda kalan milyonlarca insan, şehirlere göç etmek zorunda kaldı.
Kırsalda küçük bir nüfus kaldı ve devlet bu insanları küçük gruplara ayırarak, mahsul yetiştirtmeye başlattı.
Uygulanan politikaların oldukça başarılı olduğunu göstermek isteyen ve Başkan Mao’ya yaranmak isteyen yetkililer, tarımda üretimin arttığına dair abartılı raporlar hazırlamaya başladı. Gerçekte ise tarım üretimi ciddi oranda düşmüştü.
Sahte raporların sonucunda şehirlere daha fazla tarım ürünü yollanıyor, çiftçilerin kendilerine daha az ürün kalıyordu. Tüm bunların üstüne bir de bitkilerin birbirine daha yakın ve daha da derine ekilmesi gibi yanlış tarım fikirleri uygulanmaya başlanınca işler yavaş yavaş çığırından çıkmaya başlamıştı.
Uygulanan yanlış tarım politikaları, üretkenliği ve verimliliği büyük oranda azalttı.
Hükümet, bu durumun yaşanmasında, uyguladığı politikaların hiçbir etkisi yokmuş gibi davranmaya ve yanlış politikalarına devam ediyordu. Bu politikalardan en can alıcısı ve kıtlığın bambaşka bir boyut kazanmasına neden olan şey Dört Haşere Kampanyası'ydı.
Mao yönetimi, serçelerin tarlalara zarar verdiği düşünülerek serçelerin öldürülmesi için kampanya başlattı. Ancak, serçeler ürünlere bir zarar veriyorsa, böcekleri yiyerek beslendikleri için tarlaları iki kat koruyorlardı. Bunun farkında olmayan yetkililerin ve halkın yaklaşık bir milyar serçeyi öldürdüğü tahmin ediliyor.
Serçelerin öldürülmesinden sonra mahsulleri yiyen diğer hayvanların düşmanı kalmamıştı.
Hal böyle olunca çekirge gibi böcekler de tarlaları basmaya başladı. Tüm bu sorunların üstüne 1959 yılında Çin’in güney kısmı sellerle, kuzey kısmı ise kuraklıkla boğuşmaya başladı.
Hassas İçerik #blur-img{ filter: blur(32px); -webkit-filter: blur(32px); cursor:pointer; } /* Position text in the middle of the page/image */ .blur-bg-text { background-color: rgb(0,0,0); /* Fallback color */ background-color: rgba(0,0,0, 0.4); /* Black w/opacity/see-through */ color: white; font-weight: bold; position: absolute; top: 50%; left: 50%; transform: translate(-50%, -50%); z-index: 2; width: 80%; padding: 20px !important; text-align: center; cursor:pointer; }
Yaşanan olaylardan sonra durumu toparlayamayacağının farkında olan hükümet, büyük bir kıtlıkla karşı karşıya olduklarını halka açıkladı.
Artık insanların hayatta kalabileceği kadar bile yiyecek sağlanamıyordu.
Yiyecek stoklarının çalınması nedeniyle hükümet, sert önlemler aldı ve yiyecek bulmak için milyonlarca insan şehirleri terk etmek zorunda kaldı. Ancak kırsal alanlarda da yiyecek bulmak zordu ve milyonlarca insan açlık nedeniyle hayatını kaybetti.
Kıtlığın en korkunç sonuçlarından biri, insanların böcek yemeye başlamasıydı. İnsanlar, yiyecek bulmak için fare, yılan ve böcekler dahil her türlü yaban hayatını yemeye başladılar.
Hassas İçerik #blur-img{ filter: blur(32px); -webkit-filter: blur(32px); cursor:pointer; } /* Position text in the middle of the page/image */ .blur-bg-text { background-color: rgb(0,0,0); /* Fallback color */ background-color: rgba(0,0,0, 0.4); /* Black w/opacity/see-through */ color: white; font-weight: bold; position: absolute; top: 50%; left: 50%; transform: translate(-50%, -50%); z-index: 2; width: 80%; padding: 20px !important; text-align: center; cursor:pointer; }
Bu durum, insanlar arasında salgın hastalıkların yayılmasına da neden oldu.
Yani, Çinliler için böcek yemek hayatta kalma adına zorunlu bir ihtiyaç haline gelmişti.
1960 yılında, Mao Zedong, tarım politikalarını değiştirerek köylülere daha fazla özgürlük tanıdı. Tarım ürünlerinin fiyatını yükseltti ve köylülerin, ürettikleri ürünleri özgürce satabilmelerine izin verdi. Bu politikalar, tarım üretiminde bir artışa neden oldu ve yiyecek stokları tekrar oluşturuldu.
Hassas İçerik #blur-img{ filter: blur(32px); -webkit-filter: blur(32px); cursor:pointer; } /* Position text in the middle of the page/image */ .blur-bg-text { background-color: rgb(0,0,0); /* Fallback color */ background-color: rgba(0,0,0, 0.4); /* Black w/opacity/see-through */ color: white; font-weight: bold; position: absolute; top: 50%; left: 50%; transform: translate(-50%, -50%); z-index: 2; width: 80%; padding: 20px !important; text-align: center; cursor:pointer; }
1958-1962 yılları arasında yaşanan bu kıtlık, Çin halkı üzerinde derin yaralar bıraktı. Yaklaşık 45 milyon insanın açlık ve hastalık nedeniyle öldüğü tahmin ediliyor. Çin’in tarihinde bir dönüm noktası olan bu felaketten sonra ülkenin politikaları tamamen değiştirildi ancak böcek yemek bir kültür haline geldi.