Geçtiğimiz son 10 yılda tüm dünya, bilgi edinmek için gazeteleri bırakıp yavaş yavaş internet sitelerine ve Twitter’a yönelmeye başladı. Tabii ki durum böyle olunca hemen hemen herkes kendince bir gazeteci edasına bürünüp sosyal medyada bulduğu bilgileri yaymaya başladı. Ancak tabii ki bu paylaşılan bilgilerin neredeyse yarısı yalanlardan ibaret.
Durum böyle olunca pek çok okuyucunun doğru bilgi edinmek için tek seçeneği internetteki haber siteleri oluyor. Bu sitelerin tercih edilmesinde en önemli nedenlerden birisi de sitelerin ve sitelerde yer alan bilgilerin Google tarafından kontrol edilip, gerçek olmaması durumunda ilgili içeriğin kullanıcılara ulaştırılmaması. Peki Google gerçekten bu siteleri denetliyor mu?
İsterseniz önce biraz küreselden bahsedelim:
Son birkaç yıldır neredeyse tüm dünya sadece internet haber sitelerinden bilgi alıyor. Bu sitelerin içinde devletlerin resmi haber kaynakları, siyaset, sağlık ve teknoloji alanında uzmanların kendi siteleri ve haber siteleri yer alıyor.
Her gün dünya çapında yüz binlerce haber yayına alınıyor ve Google bu haberleri yapay zekâ yardımıyla kontrol ederek yalan bilgi içerdiğini tespit ettiği haberleri "indexlemiyor". Yani konuyla ilgili anahtar kelimeleri Google’da arattığınızda bu habere ulaşamıyorsunuz. Google bu yöntemi kullanarak yalan bilginin yayılmasını önlüyor ve sitelerin en büyük gelir kaynağı olan reklamları engelliyor.
Ancak son yapılan araştırmalara göre Google, İngilizce dışındaki dillerde yazılan yalan haberlere o kadar da dikkat etmiyor. Toplumun kandırılmasını önlemek amacıyla kurulan ve Pulitzer'ı kazanan ilk internet haber sitesi olan ProPublica, aylarca süren araştırmalarında İngilizce dışında dillerde yayınlar sunan pek çok internet sitesinin yalan haberler hazırladığını tespit etti.
Google tarafından denetlenmeyen ya da denetlendiği halde göz yumulan bu siteler üstüne bir de reklam alarak yalan haberler üzerinden para kazanıyor. Hatta Sırbistan, Almanya, Hırvatistan ve benzeri ülkelerde sadece yalan haberler üzerinden para kazanan sözde haber siteleri bile var.
Ülkemizde durum ne?
Neredeyse tüm dünya yalan haberlerin içine gömülmüş durumdayken ülkemizde de durum çok farklı değil. ProPublica, doğrulama platformu Teyit.org’un da desteğiyle ülkemizde yaptığı araştırmalarında yalan haberleri yayınlayan internet sitelerinin Google tarafından neredeyse hiç incelenmediğini gözler önüne seriyor. Yapılan araştırmada Teyit.org tarafından gerçek dışı bilgilerin paylaşıldığı kanıtlanan 50 haberden 45 tanesinde Google reklamları mevcut. Bu oran Avrupa ve Dünya standartlarına göre fazlasıyla yüksek.
Ülkemizdeki yalan haberleri iki kategoriye koyabiliriz. Bunlardan ilki olan “kasıtlı yalan habercilik” siyaset, sağlık ve iklim krizi gibi konularda kamuoyunu manipüle etmek amacıyla bilinçli olarak yalan haber hazırlanması ve yayılması anlamına geliyor. İkinci kategorimiz ise “kasıtsız yalan haberler”. Burada ise genellikle küresel haberleri araştırmadan direkt olarak kopyala-yapıştır mantığıyla Türkçeleştiren haber siteleri yer alıyor. Bu siteler yurt dışındaki “yalan haber sitelerinden” aldıkları bilgileri doğrulamadan Türkçeleştirdiği için bu haberlerin yayılmasına neden oluyorlar.
Bu noktada bu haberleri tespit edip haberin reklamlarını kaldırması ve hatta haberin yayılmasını engellemesi gereken Google yapay zekâsı ne mi yapıyor? Oturmuş çekirdek çitliyor.
Evet gerçekten de yapay zekâ bu konu hakkında kılını bile kıpırdatmıyor. Hatta tespit edilen bazı internet siteleri, bile bile yalan haberleri yaysalar bile hâlâ Google reklamları ile para kazanıyor. Hatta aşağıdaki görselde Teyit.org tarafından gerçek olmadığı kanıtlanmış bir haberin şu anda hâlâ yayında olduğunu ve Google reklamlarıyla dolu olduğunu görebilirsiniz.
Covid-19 aşılarında çip olmasıyla alakalı haberlerden tutun da iklim krizinin “şirketlerin oyunu” olduğunu iddia eden haberlere kadar pek çok haber onlarca internet sitesinde paylaşılıyor. Paylaşılan yalan bilgiler kullanıcılar tarafından yeniden paylaşılarak kar topu etkisiyle büyüyor ve en sonunda kamuoyunun büyük çoğunluğunun kabul ettiği bir çığ haline geliyor. Bu da toplumun yanlış bilgileri "gerçek" olarak kabul etmesini sağlayarak büyük kitlelerin pek çok konuda kolayca manipüle edilmesini mümkün kılıyor.
Peki bu yalan bilgi çağı ne zaman son bulacak?
Google yetkilileri her ne kadar bu konuda sürekli olarak iyileştirmeler yaptıklarını ve yalan haberle mücadele ettiklerini belirtseler de yapılan araştırmalar ve gördüklerimiz bunun gerçek olmadığını kanıtlıyor. İngilizce haber kaynaklarında yalan haberlerdeki reklam oranı %15’e kadar düşerken ülkemizde bu oranın %90'a kadar çıkması da bunun en büyük kanıtı. Hatta Hırvatistan, Sırbisdan ve Bosna Hersek gibi anadili İngilizce olmayan ülkelerde de bu orannın %80 olduğu tespit edildi. Üstelik Google bu haberleri tespit edemediği ya da tespit ettiği halde müdahale etmediği için hem ülkemizde hem de diğer ülkelerde dezenformasyon bir gelir kapısı olarak görülmeye başlamış durumda.
Bazı haber kaynakları, yalan olduğu bariz olan bilgileri sırf daha fazla okunacağı ve para kazandıracağı için yayınlıyorlar ve tek bir haberle bile dudak uçuklatacak miktarlarda para kazanıyorlar. Habercilik etiğine aykırı hareket eden bu siteler, hazırladıkları yalan haberlerle Google aramalarında işini düzgün yapan sitelerin önüne geçerek onların gelirlerine de göz koymuş oluyor.
İşin maddi kısmı bir yana, bu tarz sitelerde ve platformlarda çalışan kişiler kendilerini birer gazeteci olarak tanımlıyor ve internet siteleri dışında kendi sosyal medyalarında da bu algı operasyonlarına devam ederek haberlerini takip etmeyen kullanıcıları sosyal medyada manipüle ediyor.