Uzaya roket fırlatmak, bilim insanlarının uzun süren çalışmaları sonucunda gerçekleşen bir girişimdir. Ancak uzaya bir araç göndermek için insan eliyle yapılan hesaplamalar her zaman yeterli olmayabilir.
Doğanın da kendine göre kuralları olduğu için evdeki hesap her daim çarşıya uymaz. Bu nedenle, bir roket fırlatmak isteniyorsa bu kurallar da hesaba katılmalıdır. Peki, doğanın kuralları bu konuyla ilgili bize tam olarak neler söylüyor?
Olumsuz hava şartları her zaman roket fırlatmak için engeldir.
Cape Canaveral’da (Florida Kennedy Uzay merkezinde bulunan uzay aracı fırlatma sahası) kötü hava koşulları nedeniyle ertelenen uzay mekiği fırlatmalarının yaklaşık üçte birinin, yıldırım çarpması tehdidine bağlı olduğu ifade ediliyor. Yine burada çalışan, ABD Hava Kuvvetleri 45. hava filosundan Travis Longmire konuya ışık tutarak "Fırtınalı bir havaya 30 dakika kala, havaya 10 mil yakındaki bir mesafeden kesinlikle roket fırlatamayız’’ diyor.
Şimşek, büyük mesafelere sıçrayabildiği için fırlatılan rokete çarptığı anda roketin tüm yönlendirme sistemleri devre dışı kalıyor. Böylece uzaya fırlatılmak istenen bir roket, yaşanabilecek bu aksilik nedeniyle insanların yaşadığı herhangi bir yerleşim yerine düşebiliyor. Ki bu uzmanların en son isteyeceği şeydir.
Kapalı, yağmurlu ve gök gürültülü bir hava da kesinlikle bu işlem için uygun değildir. Hatta şiddetli esen rüzgâr da oldukça büyük bir problemdir. Çünkü roketlerin çoğu, genellikle 40 knot’tan (saatte 1 deniz miline eşit hız birimi) daha az oranda esen rüzgarlar varken fırlatılacak şekilde üretiliyor. Bunun nedeni daha şiddetli rüzgarların, roketi rotasından ayırıp oradan oraya savuracağının tespit edilmiş olmasıdır.
Başka bir sorun; havadaki kalın bulutların arasından geçen roketin yıldırım çarpmasına neden olması. Uzay aracının yakıt tankları, bu araç, bulutların arasından geçerken üzerine yıldırım çekebilecek kadar enerji yükü oluşturur. Bundan dolayı rokete yıldırım çarpması istenmiyorsa kesinlikle büyük bulutların arasından fırlatılmaması gerekir.
Ayrıca yakıt ikmali esnasında (havada bir araçtan diğerine yakıt aktarma işlemi) hava durumu nedeniyle yaşanan bir problem de yine fırlatmanın ertelenmesine sebep olabilir. Çünkü yakıt transfer işlemi olumsuz hava koşullarında tamamlanamaz. Artemis’in ertelenmesi de belki böyle bir sebepten veya yukarıda bahsedilen diğer sebeplerden kaynaklanmış olabilir.
Peki hangi koşullarda roket fırlatılabilir?
Açık hava her daim roket fırlatma işlemi için uygundur. Çünkü havanın açık olması demek, kalkıştan kısa bir süre sonra yaşanabilecek beklenmedik bir durumda fırlatma iptal edildiği takdirde geri dönüşün sağlanması demek. Yani her daim bir roket fırlatılırken acil iniş koşullarını da gözetmek gerekiyor.
Artemis1' .via-text { background-color: rgb(0,0,0); /* Fallback color */ background-color: rgba(0,0,0, 0.4); /* Black w/opacity/see-through */ color: white; font-weight: 300; font-size: 0.75em; position: absolute; bottom: 0%; right: 0; z-index: 2; padding: 5px !important; text-align: left; }
Hava durumu hiçbir zaman yüzde yüz tahmin edilmeyeceği için NASA yetkilileri buna da kendilerinde bir çözüm bulmuş. Bu çözüm şöyle ki fırlatma işlemi için herhangi bir tehlike ortaya çıkarsa hava durumu görevlisi kendilerine anlık bir rapor veriyor. Böylece hava durumunun açık mı kapalı mı olacağının belirsiz olduğu günlerde bu rapora göre görevi ertelebiliyorlar.
Kaynaklar: Live Science, The Guardian, Space
www.idrak34.com