Brezilya'da halk devlet başkanlığı seçiminin ikinci turu için Pazar günü sandık başına gitti.
Solcu aday Luiz Inácio Lula da Silva veya kısa adıyla Lula, ülkenin mevcut lideri Jair Bolsonaro'yu geride bırakarak seçimlerin galibi oldu.
Yüzde 99 oranında sayılan oyların yüzde 50,83'ünü Lula aldı.
Yeni devlet başkanı 1 Ocak 2023'te görevi devralacak.
Lula yaptığı ilk konuşmada, en acil görevin açlığı bitirmek olduğunu söyledi, halkın iyi yaşamak ve yeniden umuda sahip olmak istediğini kaydetti. Lula Amazon ormanlarındaki tahribata da son verileceğini belirtti.
Ülkenin sağcı lideri Jair Bolsonaro, solcu rakibi Luiz Inacio da Silva ile yarıştığı seçimlerin "iyilikle kötülük" arasında bir savaş olacağını söylüyordu.
Eski cumhurbaşkanı Lula ise kamuoyu yoklamalarında önde görünüyordu ve bu yarışı "demokrasi ve otoriterlik arasında" bir mücadele diye niteliyordu.
Seçim sonuçlarının açıklanmaya başlamasıyla Lula destekçileri sokaklara akın etti. Zaferin kesinleşmesiyle sokaklara coşku hakim oldu.
Lula destekçileri kutlama yapıyor.
LULA: HALK SİLAH DEĞİL KİTAP İSTİYOR
Lula seçim zaferinin ardından yaptığı ilk konuşmada, "Brezilya halkı yeniden umuda sahip olmak istiyor. Halk silah değil kitap istiyor. İyi yaşamak, iyi yemek, iş sahibi olmak ve eğitime erişmek istiyor" dedi.
Lula böylece görevdeki devlet başkanı Bolsonaro'nun bireysel silahlanma yanlısı politikalarına da çizgi çekmiş oldu.
Irkçılığı yenmek istediğini söyleyen Lula, beyaz, siyah ya da yerli halkların eşit hak ve imkanlara sahip olmasını hedeflediğini kaydetti.
Lula, "İki Brezilya" olmadığını söyleyerek, "Biz tek bir halkız" dedi.
Lula, Amazon ormanlarında Bolsonaro döneminde artan ormansızlaşma ve tahribata da son verileceğini dile getirdi.
Lula sonuçların ardından ilk konuşmasını yapıyor.
Lula destekçisi.
DÜNYADAN TEBRİK MESAJLARI
Brezilya seçimlerini yakından izleyen ülkeler arasında ABD başı çekiyor.
ABD Başkanı Joe Biden, seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından tebrik mesajı yayımladı.
Eski başkan Donald Trump'ın danışmanlarından Steve Bannon BBC'ye seçimin önemini "Bu 21. yüzyılın en dramatik seçimlerinden biri olacak" diye ifade ediyordu.
Demokrat Parti'nin Brezilya ile yakından ilgili politikacılarından Senatör Patrick Leahy de "Brezilya demokrasisi ve ABD'nin bu ülkeyle ilişkilerinin kaderi bu seçimle belirlenecek" diyordu.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Kanada Başbakanı Justin Trudeau da tebrik mesajı yayımlayan liderler arasında.
LULA DA SİLVA KİMDİR?
Lula da Silva, 2011'e kadar sekiz yıl boyunca Brezilya'da devlet başkanlığı yaptı.
Eski bir metal işçisi ve sendika lideri olarak 1970'lerdeki grevler sırasında adını duyurdu. Bu eylemlerde Brezilya'daki askeri otorite hedef alınıyor ve daha yüksek ücretler talep ediliyordu.
Başkanlığı sırasında kaynakları eğitim ve kalkınmaya yönelik kullanarak Brezilya'da yoksulluk düzeyini geriletmeyi başarmıştı.
2016'da savcılık, Lula da Silva ve eşi hakkında yolsuzluğa karışma suçlamasıyla dava açılması için mahkemeye başvurdu. 2017'de 9 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. 2018 yılında hapse girdi ama mahkumiyeti daha sonra düştü.
Lula ise görevini kötüye kullanma suçlamalarını reddetti ve davanın siyasi olduğu olduğunu savundu.
Lula, 2018 yılındaki seçimlerde hapiste olduğu ve aday olamayacağı için yarışamadı. Mensubu olduğu İşçi Partisi’nden Fernando Haddad, Lula’nın yaptığı gibi solcu seçmenleri ikna edemedi.
Ana akım siyasetçiler hakkında yaygın olan hoşnutsuzluk ve İşçi Partisi'ni lekeleyen yolsuzluk skandallarına duyulan öfkeyle beraber, aşırı sağcı bir milletvekili ve emekli bir subay olan Jair Bolsonaro göreve getirildi.
NE SAVUNUYORLARDI?
Lula:
Solcu, eski sendika lideri amazon yağmur ormanlarını daha iyi korumak için önlemler almayı savunuyor.
Gelir transferi projeleri yoluyla ülkedeki açlığı ortadan kaldırmayı hedefliyor.
Birçok ülkeyle ilişkileri yeniden kurmayı ve bölgenin liderliğini üstlenmeyi vaadediyor.
Bolsonaro:
Sağcı, popülist, orduda yüzbaşılık yapmış eski milletvekili çoktandır bekleyen emeklilik reformunu yaptı ve devlette reform yapmayı hedefliyordu.
Toplumsal cinsiyet eşitliği ile ilgili taleplere karşı çıkmayı ve ülkeyi Hristiyanlık prensipleriyle yönetmeyi savundu.
Sıradan halkın silah edinebilme hakkına kavuşmasını sağlamayı vaadediyordu.