Öncelikle uzayın öyle hemen gidilebilen bir yer olmadığı gerçeğiyle yüzleşmemiz gerekiyor. Uzaya bir şey göndermek özünde inanılmaz basittir, bir tane dayanıklı metalden boru alıp içine yeterince patlayıcı ve bunları uzaktan patlatacak bir sistem koyarsanız roketiniz uzaya gider. İşin bu kısmı bodoslama fizik, resmen kaba kuvvetle bilim yapmaktır.
Gerçek anlamda bilim yapacaksanız o aracın nereye nasıl gideceğini, hangi aşamada ne yapacağını, neyi gözlemleyeceğini hesaplayabilmeniz gerekir. Gerekli malzemeleri bulsanız bile amacınıza ulaşmanız çok da kolay olmayacaktır. Türkiye, uzay çalışmalarında son aşamada olan bir ülke değildir ve daha emekleme aşamasındadır. O yüzden de ilk astronotun "göndertilmesi" şaşırtıcı değil.
Japonya'nın çalışmalarına bakalım:
Japonya, bizim tek bir astronot için harcadığımız paranın yaklaşık iki katıyla Ay projesi gerçekleştiriyor. Durum böyle olunca da bazı kişilerde "E madem o kadar para verdik, bari kendimiz Ay'a gitseydik." diyor ancak durum böyle değil.
Japonya Uzay ve Havacılık Ajansı JAXA, 1 Ekim 2003'te kuruldu. Öncesinde de bu alanda çalışan üç farklı Japon enstitüsü bulunuyordu, bu enstitülerin birleşiminden JAXA doğdu. Yoksa ülkenin ilk uydusu, 1970 yılında kendi roketleriyle fırlatıldı.