Bu satırları okur okumaz, içinizden “Yok artık!” dediğinize yemin edebiliriz. Peki yıllar önce bir cerrahın bunu ciddi anlamda düşündüğünü söylesek?
Gelin, böyle bir şeyin mümkün olup olmadığını irdeleyelim.
Bugüne dek hiçbir doktor, kopmuş bir omuriliği ait olduğu yere geri oturtamamıştır ve bu sebeple bu nakil işleminde felç kaçınılmaz olur.
Ancak tek sorun felç değildir. Beyin hücreleri, yüksek enerji talepleri sebebiyle hayatta kalmak için daima oksijenli bir kan kaynağına ihtiyaç duyar. Ek olarak bu nakil ameliyatı muhtemelen beynin oksijen akışını saatlerce kesecektir.
Fakat beyin cerrahı olan Robert White’ın bir fikri vardır. Eğer beyin soğuk olursa metabolizma yavaşlar ve oksijen akışına daha az ihtiyaç duyulur.
Bu fikirle köpekler ve maymunlar üzerinde deneyler yapan White, beynin kan akışının seçici bir şekilde soğutulup durdurulduğunu fakat vücutta geriye kalan kanın ise sıcak olup dolaşıma devam ettiğini fark eder.
Sonrasında White, 1964’te ölümcül bir beyin tümörü olan bir insanın beynini 11°C’de soğutur.
Normal şartlarda cerrahi ekibin tümörü çıkarmak için sadece 3 ila 5 dakikası olurken bu yeni teknik ile birlikte ameliyat 1 saatten uzun sürer. Yani beyin soğutması, beyin cerrahisinde devrim yaratır ve cerrahı, vücut nakli hedefine daha da yaklaştırır.
Ancak beyin soğutması yönteminin desteğiyle bir kafayı başka bir vücuda nakletme fikri fikri, birçok eleştirmen ve bilim camiası tarafından etik bulunmaz. Hatta fikir oldukça zalimce kabul edilir.
Böylece insanlar üzerinde böyle bir deneme hiçbir zaman gerçekleşmez.
Kaynaklar: TED-Edİlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: