Elbette Einsten’ın “genel görelilik” kuramına dayandırarak açıklayacağımız bu durum, üç boyutlu olan ve evreni üç boyutlu algılayan biz insanlara göre epey kafa karıştırıcı.
Hatta o kadar ilginç ki bir binanın alt katında oturuyorsanız üst katta oturan komşunuzla bile zaman akışınız aynı hızda değil! Bunun nasıl mümkün olduğunu anlamak için kemerlerinizi bağlayın, 4. boyuta geçiyoruz.
Yapılan bir araştırma daha, zamanın hızının değişkenliğini kanıtlamıştı. Binanın üst katında oturanlar, alt kattakilere göre daha hızlı yaşlanıyordu!
Bir kıyaslama yapacak olursak zemin; kütleye, yukarıdan daha yakın. Belki çok ciddi bir fark oluşturmuyor olabilir fakat yer çekimi; zeminde daha kuvvetli, diğer bir deyişle zaman daha yavaş.
Fizikçilerin yaptığı bir deneyde, atom saatleri kullanıldı ve üst kattaki saatin, alt kattakine göre daha hızlı çalıştığı görüldü! Yani bir binanın üst katında oturuyorsanız alt katta oturan komşunuza göre farklı zaman akışı içindesiniz! Peki bu deneyi nasıl açıklayabiliriz?
“Yer çekiminin zamanı yavaşlatması” olarak ele aldığımız bu durum, aslında Albert Einstein’ın genel görelilik teorisine dayanıyor.
Evren, bizim gördüğümüz üç boyut ve dördüncü boyut olan zamandan oluşuyor. Bir kütle çekim kuramı olan genel görelilik ise uzayın eğriliğine dayanıyor. Kütle, içinde bulunduğu uzayın bükülmesini sağlıyor.
Teoride, yer çekiminin uzay-zamanın eğrilmesine neden olduğunu ve bu eğrilmelerin zamanın akışını etkilediği öne sürülüyor. Buraya kadar yer çekiminin, zamanı yavaşlatmasıyla ilgili aklınızda pek bir şey canlanmamış olabilir, şimdi biraz daha yakından bakalım.