AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan, Uluslararası Vuslat Platformu’nca Balıkesir'in Edremit ilçesinde bir otelde Balıkesir Büyükşehir Belediyesi'nin ev sahipliğinde düzenlenen ‘Ufuktaki Yeni Türkiye: 2053'e Doğru Türkiye'nin Stratejik Adımları’ başlıklı konferansa katıldı.
'Liseyi ve üniversiteyi bitirdikten sonra bu topraklara hizmet etmek şuuruyla yetişmeyen her bir dehanın, ülkenin en büyük kaynak kaybı' olduğunu söyleyen Erdoğan, "Öğrenciyi seçerken kurumlarımız bugüne kadar işte kim zor durumdaysa, kim kalacak yer bulamadıysa onun yardımına koşmaya çalıştı. Kimin bursa ihtiyacı varsa onun yardımına koşmaya çalıştı. Ama şimdi ben diyorum ki başvuruları bir toplayalım. Yani yüz kişiye bir imkan verilecekse bin kişi bir başvursun bakalım. Ondan sonra biz bu bin kişinin içindeki en isabetli yüz kişiye bunu verelim. Hem ihtiyaç olarak hem kabiliyet olarak ve gelecek vadetmesi itibarıyla en isabetli yüz kişiye verelim. Sivil toplum kuruluşları açısından mesele ihtiyacı karşılamak değil. Mesele elinden tutulması en isabetli olacak gençleri bulmak, çocukları bulmak ve onları desteklemek" ifadelerini kullandı.
"KIYMETİNİ BİLMİYORLAR"
Çocukların 'Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın değerini bilmediğini' iddia eden Bilal Erdoğan, "Biz aslında şunu bir yandan diyoruz, bu çocuklar Tayyip Erdoğan'ın 20 yıllık bu hizmetlerini kanıksayarak büyüdüler. Bunların kıymetini bilemiyorlar. Çünkü 1970'lerde, 1980'lerde, 1990 yıllarında neler yaşandığını bilmedikleri için bunların kıymetini bilmiyorlar diye düşünüyoruz. Ama bir de şu tarafından bakın, 1950'lerde, 1970'lerde yetişenler, bugünkü çocuklar kadar öz güvenli yetişemediler. Bugünkü çocuklar ülkesinin liderinin Amerika'ya karşı çıkabildiğini, dünyanın büyük meselelerinde son sözü söyleyen bir lider noktasına gelebildiğini, Türkiye Yüzyılı gibi dünyanın çalkantılarla boğuştuğu bir dönemde Türkiye Yüzyılı gibi büyük bir vizyonu insanların önüne koyabildiğini ve kimsenin de bunu yadırgamadığını görerek büyüyorlar" dedi ve şöyle devam etti:
"Manipüle amaçlı mecralar olduğunu kabul ediyor. Çocuk bunun farkında. Bu delikanlılık yıllarında tabii ki daha çok etkilenebilir. Tabii ki oradaki bazı hamasi, bazı slogan sözlere kapılabilir, farkında olmadan kapılabilir. Ama bu çocuk oranın manipülatif ve yalanlarla dolu mecra olduğunu bildikten sonra eninde sonunda ne yapıyor? Doğru, noktaya geliyor. Nereden bilgi alması gerektiğini anlıyor. Ama burada yanında olunması gerekli. Yani bizler büyükleri olarak akademisyenler, karar vericiler, eğitimciler, psikologlar veyahut da sivil toplum kanaat önderleri her neyse bu çocuklarımızın yanında olacağız"