Sarı, kahverengi, yeşilimsi... Aslında, bu farklılıklar, petrol şirketlerinin kendi üretim yöntemlerine ve kullandıkları katkı maddelerine bağlı. Bu noktada, bilmeyenlerin aklına şu soru gelebilir; bu katkı maddesi zararlı mı?
Petrol şirketleri, bu katkı maddelerini benzinin performasını arttırmak ve motoru korumak için kullanıyorlar ve zararları tamamıyla kullanım şekline, amaçlarına ve bileşimlerine bağlı. Sıkı düzenlemelere tabi tutuluyor ve doğru şekilde kullanıldığında da zararları en aza indiriliyor. Zarardan çok faydası var diyebiliriz.
Benzin, çeşitli hidrokarbonların bir karışımıdır ve bu hidrokarbonların cinsi ve oranı benzindeki renk ve kokuyu etkileyen temel faktörlerdir.
Rafine edildiği ham petrolün kaynağına ve bileşenlerine bağlı olarak farklı renklere bürünebiliyor. Genellikle hafif sarıdan renksiz veya açık renklere kadar değişiklik gösteriyor.
Bunun yanı sıra, bazı katkı maddeleri benzine eklendiğinde de benzindeki renk değişebiliyor. Mesela, bu maddeler kırmızı veya yeşil renkteyse benzine eklendiklerinde benzinde renk değişiklikleri meydana getirebiliyorlar.
Bazı benzinlerin kokusu daha yoğun ve keskinken, bazılarının ise neredeyse hiç kokusu yok.
Bu keskin kokunun sebebi, benzinin içerisindeki uçucu organik bileşenler. Bu bileşenler, benzinin performansını artırmak için eklenen katkı maddeleri ve diğer bileşenlerle birleştiğinde yoğun bir kokuya neden oluyor. Bu nedenle, bazı ülkeler kokusuz benzin kullanımını zorunlu kılmıştır.
Daha iyi çevresel performans sağlasa da üretimi oldukça meşakatli.
Genellikle petrol rafinerilerinde daha yüksek bir işlemle üretiliyor ve aynı zamanda özel katkı maddeleri ekleniyor. Bu katkı maddeleri, yanma sırasında daha az emisyon ve daha iyi performans sağlamak için kullanılıyor.
Ayrıca, kokusuz benzin, daha düşük buhar basıncı ve daha yüksek oktan sayısı ile karakterize ediliyor.