2024 yılında yayımlanan, “Longitudinal associations between time perspective and life satisfaction across adulthood” (Yetişkinlikte zaman perspektifi ile yaşam memnuniyeti arasındaki uzunlamasına ilişkiler) isimli güncel bir araştırma önemli sonuçlar ortaya koydu.
Araştırma, zamana bakış açıları ve yaşam memnuniyeti üzerindeki etkilerini tespit etmeyi amaçlıyor.
Öncelikle araştırmanın metodolojisini incelemekte fayda var.
Araştırma, Almanya'da yürütülen boylamsal bir çalışma kapsamında gerçekleştirilerek, 2009, 2014 ve 2019 yıllarında üç ayrı ölçüm döneminde toplanan veriler üzerine gerçekleştiriliyor.
Araştırma kapsamına, %51’i kadın olan ve yaşları 30 ile 80 arasında değişen toplam 459 katılımcının dahil edildiği belirtiliyor.
Bu bağlamda, geleceğe yönelik somutluk, geçmiş odaklılık, eskime hissi ve yaşamın sonuna yönelik tutumlar gibi zamana bakış açısı boyutları ile yaşam memnuniyetleri inceleniyor.
Bulguları incelemeye başlayabiliriz. Geleceği daha net gören kişilerin yaşam memnuniyetleri daha yüksek!
Araştırmada, geleceğe dair net hedefleri ve somut planları olan bireylerin yaşam memnuniyetinin daha yüksek olduğu tespit ediliyor.
Genç yetişkinlerde, geçmişe odaklanmanın onların yaşam memnuniyetinde düşüşe yol açtığı, ancak yaşlı yetişkinlerde bu odaklanmanın yaşam memnuniyeti üzerinde olumsuz etkisi olmadığı görülüyor.
Başka bir deyişle, gençlerin geçmişe yoğunlaşmasının başarısızlıklara takılı kalmaya yol açabildiği belirtiliyor.
Bireylerin kendilerini çağın gerisinde kalmış hissetmesi yaşam memnuniyetlerini düşürüyor.
Tüm yaş grupları açısından bakıldığında eskime hissi olarak tanımlanan çağın gerisinde kalmış gibi hissetme durumu arttıkça yaşam memnuniyetinin düştüğü görülüyor.
Ayrıca, genç yetişkinlerde yaşamın sonunu düşünmenin yaşam memnuniyeti seviyelerinde düşüşe yol açtığı, ancak yaşlı bireylerde bu tutumun daha olumlu karşılandığı belirtiliyor.
Özetle, bu araştırma zamana bakış açısının kişilerin yaşam memnuniyeti üzerindeki etkilerini bilimsel bir temelle gün yüzüne çıkartıyor.
Son olarak, her bilimsel araştırmada olduğu gibi bu araştırmanın da bazı kısıtları olabileceğini ve kendi örneklemi kapsamında genelleştirmenin doğru olacağını belirterek içeriğimizi noktalayalım.
Kaynak: Communications PsychologyBilimsel makalelerin ışığında kaleme aldığımız ilginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: