Hayata gözlerimizi açtığımız o anı hatırlamak ne kadar garip olurdu değil mi? Soluduğumuz ilk oksijenin ciğerlerimizde neden olduğu acı nedeniyle ağlamamız, annemizin kucağına verilmemiz, anne sütünün tadını ilk kez tatmamız gibi çok değerli anların hiçbirini hatırlayamayız. Oysa bu eşsiz anların bizde derin bir iz bırakması gerekmez miydi?
Bebeklik anılarımızı hiçbir zaman, 2-3 yaş arasını çok nadir, 4-7 yaş arasını ise çok belirsiz bir şekilde hatırlarız. İşte bu durumun bilimsel adı "infatil amnezi" ya da "çocukluk amnezisi"dir. Merak edilen bu sorunun yanıtı beynin karmaşık işleyişinde saklı.
Akla gelen ilk olasılıklardan biri, bu anıların çok uzak geçmişte yaşandığı için hatırlanamıyor olmasıdır.
Kelebek Etkisi filminden bir sahne (Karakter, anne karnındaki halini hatırlayabiliyordu) .via-text { background-color: rgb(0,0,0); /* Fallback color */ background-color: rgba(0,0,0, 0.4); /* Black w/opacity/see-through */ color: white; font-weight: 300; font-size: 0.75em; position: absolute; bottom: 0%; right: 0; z-index: 2; padding: 5px !important; text-align: left; }
Ancak 10 yaşındaki bir çocuk sadece 9 yıl öncesini dahi hatırlayamazken 30 yaşındaki bir birey ise 9 yıl öncesinde yaşadıklarını uzun yıllar boyunca rahatlıkla hatırlayabilir. Yani uzak geçmişle bir ilgisi bulunmamaktadır.
Aslında bu durumun temel nedeni, bebeklerin hafızasının bir son kullanma tarihinin olmasıdır. Bu çağlarda hafıza yeterince gelişmez. Bir şeyleri hatırlama yeteneğimiz çocukluk döneminde giderek artar. Yapılan bir deneyde; 6 aylık bebeklerin 24-48 saat kadar, 9 aylık bebeklerin 1-3 ay kadar, 2 yaşındaki çocukların ise 1 yıldan daha uzun bir süre boyunca, öğrendikleri davranışı hatırlayabildikleri tespit edilmiştir.
Bebeklerde örtük bellek daha etkilidir, bu da basit görevlerin yerine getirilmesini sağlayan prosedural belleğin alanına girer. Örneğin, nasıl yürüyeceğimizi örtük bellek sayesinde hatırlarız.
Bebeklerin beynindeki nöron sayısının az olması da bu durumu etkiler.
Bir yenidoğanın beyni, yetişkin birinin beyninin çeyreği kadardır. 2 yaşında ise bu oran dörtte üçe yükselir. Bu büyüme sayesinde nöronlar gelişir ve beyinde yeni bağlantılar kurulur.
Beynimizde bulunan hipokampus, yaşantılarımız hakkındaki bilgilerimizin oluşmasında belirleyici rol oynar. Yaşamla tanıştığımız ilk yıllarda hipokampusun önemli bir parçası olan "dentate gyrus", hızlı bir şekilde yeni nöronlar üretir. Bu taze nöronlar, hipokampal devrelere entegre olur.
Nöron üretimi erişkinlikte de devam eder ancak yaşımız ilerledikçe bunların üretiminde azalma olur. Yeni üretilen nöronlar, yeni bağlantılar oluşturmak için hipokampal devrelere entegre olduklarında var olan bellek ağlarının bozulmasına neden olurlar. Bellek ağlarının bozulması da bebeklik anılarının kaybedilmesine yol açar.
Sinirbilimciler Paul W. Frankland ve Sheena A. Josselyn'in çalışmaları, nöronların hızlı büyümesi nedeniyle, bebeklik döneminde anıların saklandığı beyin devresinin engellendiğini doğrulamıştır.
Bebekler büyüdükçe nöronların üretim süreci olan nörojenez yavaşlar. Böylece hipokampus denge kazanarak anıları daha iyi muhafaza eder.
Bilim insanı Paul W. Frankland'a göre; hayatımız boyunca yaşadıklarımızın pek çoğu aslında hatırlanmaya değmeyecek kadar sıradan şeylerdir. Bir yetişkinin hafızasının sağlıklı olabilmesi için bir şeyleri hatırlama işlevi yanı sıra bu pek çok gereksiz ve sıradan anıların temizleniyor olması da önemlidir. Bazen unutmak hafızamız için çok daha yararlı olabilir.
Peki siz bebeklik anılarınızı hatırlamak ister miydiniz? Hatta anne karnındaki anılarınızı bile?
Kaynaklar: National Library of Medicine, Nature NeuroScience, Olağanüstü Kanıtlar, Society for Research in Child Development, The University of Queensland