“Nehri Sanatla Yıkamak” adlı serginin bir bahar şenliği gibi olmasının nedeni şu: Sanatçıları Bayburt ve civarındaki köylerin ortaokul öğrencileri.
Profesör Dr. Hüsamettin Koçan’ın, doğduğu topraklarda gerçekleştirdiği hayali Baksı Müzesi 12. yılını geride bırakırken yolum bir kez daha kıraç vadilere bakan eşsiz konumdaki müzeye düştü. En son Koçan’ın “Ayağımdaki Diken” sergisi nedeniyle ziyaret ettiğim Baksı Müzesi kuşkunuz olmasın her seferinde daha şaşırtıcı, daha yenilikçi. Tabii bunun en büyük nedeni kurucusunun bitmez tükenmez enerjisi ve projeleri.
En başından beri projeleri ağırlıklı olarak kadın ve çocuklara yönelik olan Koçan bu kez de dünyanın en hızlı akan nehirlerinden Çoruh’u hem atıklardan temizlemek, hem atıkları sanata dönüştürmek için harekete geçiyor. Bayburt’taki STK’ler, seramik ürünlerinin özü toprak ve su olan Bocchi projenin destekçileri. Baksı’da bize eşlik eden Bocchi Genel Müdürü Serkan Ak, “Varlığımızı borçlu olduğumuz toprak ve suya büyük bir sorumluğumuz olduğunun farkındayız” cümlesinin altını çiziyorum.
Projeye gelirsek, Bayburt ve çevre köylerden 10 okuldan 100 öğrenci tam dört gün boyunca ellerinde eldivenlerle nehrin kıyılarına vuran atıkları topluyorlar. Bir kamyon dolusu atığın arasında plastik şişeden, yırtık pabuçlara, boru parçalarından plastik poşetlere teneke kutulardan halata ne ararsanız var. Bu atıkların bir bölümü Baksı Müzesi’ne taşınıyor ve Koçan ve ekibinin denetiminde dört gün boyunca çocukların katılımıyla düzenlenen atölyelerde birer sanat eserine dönüşüyor.
Bunlardan yirmiye yakın eser seçiliyor ve “Nehri Sanatla Yıkamak” sergisi hayata geçiyor.
Prof. Koçan’ın serginin açılışında dediği gibi “Nehri Sanatla Yıkamak” bir umut projesi. Çünkü, insan eliyle kirlenen Bayburt’un can damarı Çoruh Nehri “geleceğin umudu” olan çocuklar tarafından temizleniyor, sanata dönüştürülüyor. Baksı Müzesi’nde ekim ayına kadar ziyarete açık olan serginin girişine yığılan çöpler insanın suratına tokat gibi çarpıyor.
Doğayı koruyamadığımız için suçluyuz hepimiz.
Mehmet Akif Oltulu eseriyle.
"YENİ DÜNYA ATLASI"
Prof. Koçan, çocukların eserlerine geçmeden önce sanatçı Murat Morova’nın müzeye bağışladığı, sanayi atıklarının hangi coğrafyada, hangi hayvanı tehdit ettiğini tasvir eden “Yeni Dünya Atlası” eserine dikkat çekiyor. “Yeni Dünya Atlası” renksiz, ürkütücü, kaygı verici bir geleceğin habercisi. Ama eşiği geçtiğiniz anda çocukların rengârenk dünyası karşılıyor sizi.
5 kiloluk pet şişeler renkli dev bir tırtıla, bir tekerleğin çeyreği gökkuşağına, renkli plastik torbalar çiçeklere, kelebeklere dönüşmüş. “Evet hâlâ umut olabilir” diye geçiriyorsunuz aklınızdan. Hele onlarla konuştuğunuzda umut filizleri büyüyor.
Bayburt’un İğdir Köyü’nden 12 yaşındaki Erva Yazıcı nehir kıyısından topladığı çöpleri siyah bir torbaya doldurarak sevimli bir panda yapmış.
“Pandaların beslendikleri bambu bitkileri küresel ısınma nedeniyle giderek azalıyor, pandalar da tehlikede” diyor. Bayburt Dedekorkut İlkokulu öğrencisi, cin bakışlı Mehmet Akif Oltulu, yeşile, kırmızıya boyadığı ayakkabılara birer göz kondurmuş, doğanın bekçilerine dönüştürmüş. Matematiği 95 olan Mehmet Akif’in hayali mühendis olmak.
Küçük sanatçılardan ancak bir ikisini saydım ama inanın eserlerinin önünde gururla poz veren çocukların hepsi içlerinde cevher barındırıyor. Ekimden sonra İstanbul yolcusu olması planlanan “Nehri Sanatla Yıkamak” sergisine büyük bir olasılıkla MSGSÜ Resim ve Heykel Müzesi ev sahipliği yapacak. Kaçırmayın derim.
www.idrak34.com