TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının 2025 yılı bütçesinin görüşmelerine başlandı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, komisyonda konuşma sunum yaptı.
Türkiye'de 85 milyon nüfusun yüzde 71'inin deprem riski taşıyan bölgelerde yaşadığına dikkati çeken Kurum, son yıllarda Elazığ, Malatya ve İzmir'de yaşanan depremleri hatırlattı. Kurum, burada 45 bin yeni konut, iş yeri ve köy evinin 1 yıl gibi kısa bir sürede teslim edildiğini vurguladı.
Bakan Kurum, 6 Şubat'ta meydana gelen, Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen depremleri de hatırlatarak, depremin üzerinden 45 gün geçmeden ilk temelleri attıklarını, üç ayın sonunda tam 180 bin konutun inşasını başlattıklarını anlattı.
Deprem bölgesinin şu anda dünyanın en büyük, en hareketli şantiye alanı olduğunu dile getiren Kurum, "Şu anda biz bu toplantıyı yaparken, 11 ilimizde 1900 şantiyemizde, deprem bölgesine adanmış 160 bin işçi, emekçi kardeşimiz 'bir vatan müdafaası şuuruyla' yeni yuvalarımızı yapmaktadır" dedi.
Deprem bölgesinde bugüne kadar 358 bin ev ve iş yerinin ihalesini gerçekleştirdiklerine dikkati çeken Kurum, 4 bin 333 köyde, yaklaşık 62 bin köy evini de hızla inşa ettiklerini bildirdi.
"YIL SONUNA KADAR HER GÜN ORTALAMA 1500 KONUT YAPACAĞIZ"
Kurum, 26 Ekim'de 130 bininci konutun anahtar teslimini Hatay'da yaptıklarını anımsatarak, şöyle devam etti:
"2024 yılı sonuna kadar, her gün ortalama 1500 konut yaparak, 70 bin konutumuzu daha tamamlayacak, toplam 202 bin ev ve iş yerimizi teslim edeceğiz. 2025 yılı sonuna geldiğimizde, 453 bin yuva ve iş yerimizin anahtarlarını afetzede kardeşlerimize vermiş olacağız. Evine girmeyen tek bir afetzede kardeşimizi bırakmayacak anlayışla gece gündüz çalışmaya devam edeceğiz. Ve bizi yetiştiren, okutan, büyüten bu millete verdiği bir sözü namus bilen bir kardeşiniz olarak, bir kez daha Gazi Meclisi'mizde söz veriyorum, 11 ilimizde sadece yeni yuva yapılmayacak, milletimizin hatıralarıyla dolu tüm mekanları da, tarihteki o asıl konumlarına yeniden kavuşturacağız."
Bu kapsamda yapılacak çalışmaları sıralayan Kurum, "Tüm yuvalarımız kurulana, tüm ocaklarımız tütene kadar, annelerimiz ve çocuklarımız güvenle uyuyana kadar deprem bölgesinden ayrılmayacağız" ifadesini kullandı.
Kurum, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 12 yıl önce İstanbul'dan başlattığı kentsel dönüşüm seferberliğinin tüm gücüyle sürdüğünü belirterek, "Bugüne kadar, sosyal konutlarımızla beraber baktığımızda tam 3,7 milyon yuvamızı yenilemiş, yaklaşık 15 milyon vatandaşımızı güvenli bir hayata eriştirmiş durumdayız. Bugün, 81 şehrimizde sosyal konutlarla beraber toplam 735 bin yuvanın ve iş yerinin dönüşümüne hızla devam ediyoruz" diye konuştu.
İSTANBUL'DA 907 BİN EV VE İŞ YERİ DÖNÜŞTÜRÜLDÜ
Özellikle bu konuda özellikle İstanbul'un üzerine titrediklerini dile getiren Kurum, şunları söyledi:
"Bugün İstanbul'umuz, toplam 7,5 milyon ev ve iş yeriyle devasa bir metropoldür. Bu yuvaların 1,5 milyonu, mühendislik hizmeti almamış ve zemin nedeniyle de ileri derecede de risk altındadır. Bunların 600 bini, bırakın 7 şiddetindeki bir depremi, her an kendiliğinden çökebilecek vaziyettedir. Zaten gün geçmiyor ki İstanbul'un bir mahallesinde kendiliğinden çöken bir bina olmasın. Bu durum nedeniyle, devletimizin gücü, özel sektörümüzün özverisiyle İstanbul'un 39 ilçesinde, toplam 907 bin ev ve iş yerimizin dönüşümünü tamamladık."
İstanbul Fikirtepe'de de yaklaşık 2 bin konut ve iş yerinin yapımını tamamladıklarını, Esenler'de 60 bin konutluk projeye de devam ettiklerini bildiren Kurum, "Bugün yaklaşık 3 bin yuvamızda artık yaşam başladı. İstanbul'da 193 bin evimizin, dükkanımızın yenilenme süreci de olanca hızıyla devam etmektedir. Bizim tek bir hedefimiz var, tarihimizin, omuzlarımıza yüklediği en kutlu emanet olan İstanbul'umuzu ve İstanbulluları deprem tehdidinden kurtarmak için canla başla çalışacağız" değerlendirmesini yaptı.
İstanbul'u kurtarma seferberliği kapsamında, yarısı bizden kampanyamızı her geçen gün daha da güçlendirdiklerini vurgulayan Kurum, başvuru talebinin önünü açtıklarını anlattı.
Kentsel dönüşümü hiçbir siyasi istisna gözetmeksizin herkesle istişare ettiklerini dile getiren Kurum, "Bu noktada dönüşümün yürütücüsü, paydaşı olan belediyelerimize, tarih, vicdan ve millet önünde büyük vazifeler düşmektedir. Belediyelerimizden artık deprem tehdidine odaklanmalarını, dönüşümü ilk gündem haline gelmesini ve korumakla mükellef olduğumuz annelerimiz ve çocuklarımız adına beklediğimizi ifade etmek istiyorum" dedi.
250 BİN SOSYAL KONUT KAMPANYASINDA 88 BİN KONUT İNŞASINA BAŞLANDI
Dünyada çok az devletin başarabileceği bir "Sosyal Konut Seferberliğini" yıllardır sürdürdüklerine dikkati çeken Kurum, sosyal devlet anlayışını lafla veya sözle değil, doğrudan doğruya icraatla gösterdiklerini söyledi.
Toplu Konut İdaresini canlandırdıklarını, 21 yılda 3 trilyon lira yatırım, 1 milyon 462 bin sosyal konut ve 46 bin sosyal donatıyı 5 milyon dar gelirli vatandaşa sunduklarını kaydeden Kurum, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bugün 81 ilin tamamına yayılan tam 1210 şantiyede, 312 bin yuvamız, park, bahçe, cami, okul ve sosyal donatımızın inşasını da aşkla sürdürüyoruz. 2024 yılında 130 bin konutun ihalesini, 34 bin evin satışını ve 52 bin evin teslimini gerçekleştirdik. Şu anda 50 ve 100 bin sosyal konut projelerindeki konutlarımızı, depremin getirdiği yüksek maliyetlere ve zorluklara rağmen büyük oranda bitirdik. 250 bin sosyal konut kampanyamızda, şu anda 88 bin konutumuzun inşasına başladık, TOKİ'mizin 2 gün önce açıkladığı ihale takvimine göre tüm inşaatlarımızı tamamlayacağız. Milletimize seçim meydanlarında verdiğimiz sözü tutacağız."
Kurum, İlk Evim Arsa Projesi kapsamında 694 ilçede talepleri topladıklarını dile getirerek, Temmuz 2025'e kadar tahsis süreçlerini tamamlayacaklarını açıkladı.
İl ziyaretlerinde, milletin sosyal konut beklentisini ifade ettiğini aktaran Kurum, "Ben de yine Gazi Meclisimizden milletimize ilan ediyorum, 2025 yılı sonu itibarıyla, 81 ilimizi kapsayan bir sosyal konut kampanyasını daha başlatacağız." müjdesini verdi.
Kurum, 45 ildeki 80 tarihi meydanı da ihya ettiklerini belirten Kurum, bu konuda yapılan projeleri anlattı.
Ankara'da Ayaş Camiatik tarihi kent meydanı ve Kalecik Kalesi'nin eteklerindeki tarihi bölgeyi, Hergelen Meydanı, Samanpazarı Meydanı ve çevresini tescilli yapılarıyla ihya etmeyi sürdürdüklerini belirten Kurum, "Saraçoğlu Mahallesi'ni de Ankara'mızın şanına yakışır bir mekan haline getirdik. Bu muhteşem eseri engellemek için türlü türlü yollara başvuranların bile o güzel mekanları keyifle gezdiklerini görmekten de ayrı bir mutluluk duyduğumu ifade etmek isterim." diye konuştu.
Sanayi alanlarında yapılan düzenlemelerle ilgili de bilgi veren Kurum, bu yıl sonuna kadar, Samsun Toybelen, Konya Karatay, Bolu Merkez ve Ankara Hurdacılar sitelerini tamamlayarak esnafa teslim edeceklerini bildirdi.
"İKLİM KANUNU'MUZ BİZİ GÜÇLENDİRECEK, BİZ DE YEŞİL DÖNÜŞÜMÜ HIZLANDIRACAĞIZ"
Bakan Kurum, iklim krizinin dünyaya etkilerine değinerek, Türkiye'nin Akdeniz Havzası'nda yer alması sebebiyle iklim krizinin ağır neticelerinden etkilendiğini vurguladı.
Türkiye'de son yıllarda yaşanan iklim değişikliği kaynaklı doğal afetleri anımsatan Kurum, şu ifadelere yer verdi:
"Bu gerçekler ışığında, iklim politikalarımızı belirledik, uyumu sağlamaya yönelik takvimimizi oluşturduk ve hedeflerimize sadık kalarak çalışıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız, 2053 Net Sıfır Emisyon ve Yeşil Kalkınma Hedefi'mizi tüm dünyaya sundular. Biz de bakanlık olarak, 2024-2030 İklim Değişikliği Azaltım Stratejisi ve Eylem Planı'mızı süratle hazırladık. İnşallah 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi haritamızı da 3 gün sonra Bakü'de düzenlenecek olan COP29'da dünya kamuoyuyla paylaşacağız."
İklim Kanunu'nun bu yıl içerisinde yürürlüğe girmesi temennisinde bulunan Kurum, "İklim Kanunu'muz bizi güçlendirecek, biz de yeşil dönüşümü hızlandıracağız. Dış ticarette rekabet gücümüzü artırmak için karbon fiyatlandırma ve Emisyon Ticaret Sistemimizi hemen hayata geçireceğiz. Yeşil yatırımlar için finansman mekanizmaları geliştirecek, 'Ulusal Yeşil Taksonomi' yönetmeliğimizi de 2025 yılında çıkaracağız" bilgilerini paylaştı.
Kurum, 81 ilde İklim Değişikliği ve Uyum Koordinasyon Kurulları oluşturacaklarını da belirterek, "Yerel İklim Değişikliği Eylem Planlarımızı tamamlayacağız. İklim krizini etkileme noktasında önemli bir alan olan sanayi sektöründe atılımlar yapacağız. 2053 yılına kadar alüminyum sektöründe yüzde 75, çelikte yüzde 99, çimentoda yüzde 93 emisyon azaltımı sağlayacağız. Yine Enerji sektöründe, yenilenebilir enerjinin payını 2035'te yüzde 65'e yükselteceğiz." şeklinde konuştu.
"İZMİR KÖRFEZİ'NDEKİ KİRLİLİĞİN SORUMLUSU İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ"
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, İzmir Körfezi'nde kirliliğin sorumlusunun İzmir Büyükşehir Belediyesi olduğunu belirterek "İzmir Körfezi bir zahmet temizlenecek. Büyükşehir Belediyesi yapması gereken sorumluluklarını, görevlerini bir zahmet yerine getirecek ve İzmir Körfezi'nin temizlenmesi adına ilgili herkese sorumluluklarını, vazifelerini, görevlerini hatırlatmaya İzmir halkı ve milletimiz adına devam edeceğiz" dedi.
Dünyada, her 10 dakikada toplam 5 bin 900 ton plastik atık oluştuğunu belirten Kurum, her 10 dakikada 370 ton atığın okyanuslara karıştığını, 20 deniz kuşunun ve 2 kaplumbağanın öldüğünü, 77 hektar ormanlık alanın yok olduğunu ve 25 bin ton gıdanın çöpe atıldığını söyledi.
Murat Kurum, Bakanlık olarak bu küresel israf ve tüketim çılgınlığına dair adımları kararlılıkla attıklarını ifade ederek, bu soruna, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın öncülüğündeki Sıfır Atık Seferberliği ile çözüm bulmaya çalıştıklarını bildirdi.
Sıfır Atık Projesi'nin küresel bir çevre hareketi olduğunu ve 6 ayrı uluslararası ödüle layık görüldüğünü kaydeden Kurum, "81 ilimiz için 'Sıfır Atık Yönetim Sistemi Planı'mızı hazırladık. 193 bin binada, sıfır atık yönetim sistemini kurduk. Toplam 60 milyon ton atığı geri dönüşüme tabi tutmak suretiyle kazandık. Yüzlerce okul, binlerce kilometre yol, onlarca hastane yapılabilecek olan tam 185 milyar lira gibi devasa bir bütçeyi ekonomimize kazandırdık. Daha da önemlisi tam 498 milyon ağacın kesilmesinin ve 5,9 milyon ton sera gazı salımının önüne geçtik." diye konuştu.
Bakan Kurum, bu güzel tabloyu belediyelerle birlikte hayata geçirdiklerini belirterek "Son 22 yılda, 25 bin 950 adet çevre yatırımına, hiçbir belediye ayrımı gözetmeksizin 58 milyar lira destek sağladık. Şu anda da yerel yönetimlerimizin çevre, sıfır atık ve iklim projelerine en büyük destekleri vermeye devam ediyoruz. 7 bölgemizde sıfır atık pilot ilçelerimizi belirleyeceğiz. Depozito Yönetim Sistemimizin makine ve altyapı kurulumunu 2025 yılı sonuna kadar yapacak; ülke genelinde uygulamaya geçeceğiz. 2017 yılında yüzde 13 olan geri kazanım oranımızı, 2024 yılı itibarıyla yüzde 35'e çıkardık, inşallah daha çok çalışarak 2035 yılında yüzde 60'a çıkaracağız" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin menfaatlerini müdafaa etmek yerine "mavi vatan" için "masal" diyenlere aldırmadan, tüm denizleri "Sıfır Atık Mavi Projesi" ile koruduklarını kaydeden Kurum, Marmara Denizi'nde yaşanan müsilajla beraber izleme noktası sayısını 150'ye çıkardıklarını ve şu anda İzmit Körfezi'nde Avrupa'nın en kapsamlı çevre ve denizcilik projesini titizlikle yürüttüklerini söyledi.
İZMİR KÖRFEZİ'NİN KİRLİLİĞİNİ, DENİZDEN ALINAN SUYLA GÖSTERDİ
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Kurum, İzmir Körfezi'nde yaşanan balık ölümlerinin gündeme oturduğunu anımsatarak, burada saha incelemesini tamamladıklarını; İzmir Körfezi'ne ve "mavi vatan"a dair sayısız çalışma yapan bilim insanlarından oluşan İzmir Körfezi Bilim Kurulu'nu kurduklarını bildirdi.
Yanında getirdiği, İzmir Körfezi'nden alınan bir şişe deniz suyu numunesini milletvekillerine gösteren Kurum, şöyle devam etti:
"Bu suyu, İzmir Körfezi'ndeki kirliliği görmekten imtina eden, bu acı tablo karşısında tek bir açıklama dahi yapmayan siyasilere, denizin kirliliğini daha iyi anlatmak için getirdik. Artık İzmir Körfezi'mizde büyük bir çevre felaketi yaşandığını, körfezin içindeki tüm canlılarla birlikte can çekiştiğini, her saat başı binlerce balığın öldüğünü görmenin vakti gelmiş, hatta geçmiştir. Millet önünde soruyorum; şu kirliliğin olduğu bir denizde balıklar yaşayabilir mi? Bu kokunun olduğu bir denizin kıyısında, İzmirliler rahatça hayat sürebilir mi? Şu anda bu su numunesi içerisinde atık su kaynaklı amonyak miktarı, olması gerekenden 50 kat daha fazladır. Bu şişenin içindeki oksijen miktarı sıfırdır, sıfır."
İzmir Körfezi'nde, bu şişedekinden daha kötü bir durumun var olduğuna işaret eden Kurum, "Bu kirliliğin nedeni nedir biliyor musunuz? 85 milyonun da malumu olduğu gibi, İzmir'in atık sularını arıtmayan, yağmur suyu ile kanalizasyonu bile birbirinden ayıramayan, pis suları doğrudan İzmir Körfezi'ne döken, körfezi foseptik çukuru gibi kullanan İzmir Büyükşehir Belediyesidir, İzmir Büyükşehir Belediyesi yönetimleridir. Bu kirliliği çözmek adına 15 maddeden oluşan İzmir Körfezi Acil ve Kısa Vadeli Eylem Planı'mızı milletimizle paylaşmış durumdayız. Orta ve uzun vadeli eylem planlarımızı da çok yakın zamanda açıklayacağız" diye konuştu.
Bakan Kurum, İzmir Körfezi'nin temizlenmesi sürecinin takipçisi olacaklarını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İzmir Körfezi'nin, umursamaz ellerde heba olmasına; 'Her seçim öncesinde Körfez'de kulaç atacağız.' deyip tek bir olumlu adım atmayan zihniyete müsaade etmeyeceğiz. Ben Çevre Bakanı olarak diyorum ki; bunu herkes not alsın, İzmir Körfezi bir zahmet temizlenecek. Büyükşehir Belediyesi yapması gereken sorumluluklarını, görevlerini bir zahmet yerine getirecek ve İzmir Körfezi'nin temizlenmesi adına ilgili herkese sorumluluklarını, vazifelerini, görevlerini hatırlatmaya İzmir halkı ve milletimiz adına devam edeceğiz."
Mavi vatanın 50 ve 100 yıllık temiz geleceğini garanti edeceğine inandıkları Mapa-Şamandıra Projesi'ne de başladıklarını anlatan Kurum, projenin pilot uygulamasını, Fethiye-Göcek Özel Çevre Koruma Bölgesi'nde bu yıl hayata geçireceklerini ve en kısa sürede aynı uygulamayı tüm denizlere yayacaklarını bildirdi.
Kurum, Van Gölü ve Eğirdir Gölü'nde yürüttükleri çalışmalara da değinerek, Ayder ve Uzungöl'de tarihin en titiz doğa koruma projelerini yürüttüklerini bildirdi.
"ATATÜRK HAVALİMANI MİLLET BAHÇEMİZİ COŞKUYLA AÇACAĞIZ"
Bakan Kurum, "Yeşil Şehir Vizyonu"nun en önemli adımının millet bahçeleri olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
"81 ilimizde 81 milyon metrekare yeşil, sağlıklı alan hedefiyle yola çıktık. Bugün hedefimize ulaşmamıza çok az kaldı. Şu anda 77 milyon metrekare alana yayılan tam 521 millet bahçesi yapıyoruz. Geçtiğimiz haftalarda, Bağcılar'da İstanbullu hemşehrilerimize armağan ettiğimiz bahçemizle birlikte 32 milyon metrekarelik alanda toplam 274 millet bahçesini bitirip vatandaşımızın hizmetine sunduk. 45 milyon metrekarelik alanda 247 millet bahçesinin çalışmalarına da olanca hızıyla devam ediyoruz. İstanbul'un fethinin 569. yılında ilk fidanlarıyla buluşturduğumuz Atatürk Havalimanı Millet Bahçemizi kalan tüm etaplarını hızla tamamlayarak milletimizle birlikte coşkuyla açacağız."
İller Bankası aracılığıyla yerel yönetimlerin ihtiyaçları için içme suyundan atık suya, katı atıktan yenilenebilir enerjiye kadar 701 milyar lira tutarındaki 9 bin projeyi hayata geçirdiklerini bildiren Kurum, yatırım bedeli, 22,4 milyar lira olan 230 projenin devam ettiğini söyledi.
Kurum, 2002'de AK Parti iktidarları öncesinde 145 atık su arıtma tesisi ile belediye nüfusunun yüzde 35'ine atık su arıtma hizmeti veren bir Türkiye olduğunu ifade ederek "Bugün itibarıyla atık su arıtma tesisi sayımızı 1231'e yükseltmiş bir Türkiye'ye ulaştık. Hizmet verilen belediye nüfusuna baktığımızda bu oran, yüzde 91'e geldi. Dahası da var, 2002 yılında bu ülkede sadece 15 tane katı atık düzenli depolama tesisi varken 8 Kasım, yani bugün itibarıyla 94 sayısına ulaştık. Bu tesislerle 1248 belediyede nüfusumuzun yüzde 95'ine hizmet verir hale geldik. Üstelik bu alanlarda sadece atığı depolamıyor, geri kazanım ön işlem tesislerini yapıyor, atığı paraya ve milletimize hizmet edecek yatırımlara dönüştürüyoruz" diye konuştu.
Vatandaş ile devlet arasında tek bir mülkiyet sorunu bırakmama konusunda kararlı olduklarını kaydeden Kurum, "Bunun için 2B arazileri ile Hazine'ye ait tarım arazilerinin satışında 2024 yılında 30 bin olmak üzere toplam 1 milyon 77 bin hak sahibine tapularını teslim ettik. 86 bin 934 çiftçi kardeşimize ecrimisil olarak ödediği bedelin yarısı üzerinden kullandıkları arazileri kiraladık, istihdama, üretime katkı sunduk" dedi.
Ülke olarak her geçen gün çok daha fazla kuvvetli meteorolojik hadiseyle karşı karşıya kaldıklarını belirten Kurum, 2002'de 31 olan Otomatik Gözlem İstasyonu sayısını, 2024'te 2 bin 58'e ulaştırdıklarını bildirdi.
Kurum, çölleşme ve erozyonla mücadele çabalarının da sürdüğünü ifade ederek, bu yıl itibarıyla 496 adet ağaçlandırma, erozyon, sel, çığ ve heyelan kontrolü projesi hazırladıklarını söyledi.
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü ile akıllı şehirlerin temel ihtiyacı olan 3 boyutlu kadastro çalışmalarına başladıklarını belirten Kurum, bu çalışmayı 2026'da bütün illerde tamamlayacaklarını ifade etti.
"GAYRİMENKUL SEKTÖRÜNDE VREGİ ADALETİNİ SAĞLAMASI ÇALIŞMAMIZA BAŞLADIK"
Bakan Kurum, 3 boyutlu Şehir Modelleri ve Arazi Kullanım Kararları ile birlikte birçok konuda verimliliği artıracaklarını belirterek, şöyle devam etti:
"Tam bu noktada, vatandaşımızı son derece rahatlatacak yeni uygulamalarımızı ve mevzuat değişikliklerimizi ilk kez buradan paylaşmak istiyorum. Birincisi, gayrimenkul sektöründe vergi adaletinin sağlanması, kamu gelirlerinin artırılmasına dair çalışmamıza başladık. İnşallah 2026 yılında tüm ülke genelinde tamamlayacağız. Böylece tüm kamusal işlemlerde rayiç bedeller yerine gerçek değerlerin kullanılmasını sağlamış olacağız. Yine belediyelerin kamu ortaklığı payı ve imar hakkı transferi ile ilgili düzenlemeler üzerinde çalışıyoruz. Buna göre, KOP alanlarındaki imar hakkını başka bir imar adasına aktaran, mağduriyet yaşayan vatandaşlarımızın ve belediyelerimizin sorunlarını çözen adımımızı çok yakında açıklayacağız. Diğer taraftan imar hakkı transferinin sertifikalaştırılması yani menkulleştirilmesi için de çalışmalarımızı tamamlayarak milletimize sunacağız."
Apartman ve sitelere yönelik olarak da Kurum, "Apartman ve sitelerde, ortak alanların ve ortak giderlerin nasıl yönetileceği konusunda gerek kat maliklerinin gerekse hizmet sunucusu şirketlerin sorunlarına çözüm bulacak olan mevzuat çalışmamızı tamamlamak üzereyiz, inşallah bu yıl içinde bu sorunu çözecek adımları atıp milletimizle paylaşacağız" dedi.
Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'ni güncellediklerini bildiren Kurum, "Yerleşim alanlarında elektrikli araçlar için şarj ünitelerinin kurulumunu kolaylaştırıyoruz. Site ve apartman otoparklarında şarj ünitelerinin kurulumu için zorunlu olan elektrik tesisatı için ruhsat alınmasını gündemden çıkaracak, bu süreci kolaylaştıracak ve yenilenebilir enerjideki payımızı artıracak adımlarımızı atıyoruz" ifadelerini kullandı.
Kurum, "Kamuya ait ve yeni yapı ruhsatı alınacak 10 bin metrekare ve üzerindeki sağlık, eğitim ve hizmet binaları için Yeşil Sertifika alınmasını zorunlu hale getiriyoruz. Belli büyüklük ve tipteki kamu binaları ve özel binalarda yağmur suyu ve gri su sistemlerinin kurulumu artık zorunlu hale gelecek. Bu sayede her 1,5 yılda Mogan Gölü kadar sudan tasarruf etmeyi hedefliyoruz" diye konuştu.
CHP Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin'in, konuşmasında Erzincan İliç'teki maden ocağı kazasına yer vermediği eleştirileri üzerine Kurum, "Sorarsınız, cevap veririm. Siz bizim hizmetlerimizi, eserlerimizi hazmedemiyorsunuz, hazmedemiyorsunuz, hazmedemiyorsunuz, hazmedemiyorsunuz. Siz hazmetseniz de hazmetmeseniz de biz bu aziz millet için bu hizmetleri yapmaya devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.
CHP'Lİ VEKİLLERDEN SÖZLÜ SATAŞMA
Öte yandan Kurum'un, sunumu sırasında İzmir Körfezi'ndeki kirliliğe dikkati çekmek için yanında getirdiği deniz suyu numunesini milletvekillerine göstermesi üzerine CHP'li milletvekilleri Kurum'a sözlü sataşmada bulundu.
Tartışmalar üzerine Komisyon Başkanı Mehmet Muş, görüşmeye ara verdi.
Aranın ardından Kurum, İzmir Körfezi'ndeki kirliliğe ilişkin yapılacakları anlattı. Bu sırada AK Parti ve CHP milletvekilleri arasında sert tartışmalar yaşanınca görüşmelere ikinci kez ara verildi.
İkinci aranın ardından oturumu yeniden açan Muş, yaptığı konuşmada, milletvekillerini kaba ve yaralayıcı bir dil kullanmamaları konusunda uyardı.