Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Ozan Gündoğdu’nun sunduğu Trend Topic podcast programına konuk oldu.
Babacan, savunma sanayiinde faaliyet gösteren ve AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın damadı Selçuk Bayraktar'ın yönetiminde olduğu şirketi Baykar Makina'la ilgili şöyle konuştu:
"Devlet bir şirkete koca bir alan açmış, dünyanın parasını aktarıyor, o şirket de iyi işler yapıyor. Diyeceksiniz ki ‘Devlet bu parayı aktardı ama bu parayı batırabilirlerdi’. Bu arkadaşlar batırmamışlar, sağ olsunlar. Eğer dürüstlerse, örtülü, gizli saklı işler yoksa, teknoloji ve finansman anlamında anlamlı işler yapıyorlarsa hiç korkmasınlar. Bizim iktidarımızda, fırsat eşitliği içerisinde iyi iş yapan firmaların önü açılır. Rekabet gelir. Muhtemelen bu arkadaşlar rekabetten korkuyor. ‘Güzel güzel para kazanıyorduk. İktidar değişirse rekabet olacak’ diye korkuyor olabilirler. Korkmasınlar. İşlerini iyi yapıyorlarsa, maliyetleri uygunsa, teknolojileri yüksekse hiç korkmasınlar. Ama buralarda zayıflıklar varsa, bu işi kendilerinden daha iyi yapacak firmaların ellerinden almasından korkarlarsa korksunlar. Kusura bakmasınlar."
"TOGG’DA YERLİ KATMA DEĞER ORANI ARTIRILMALI"
Babacan, "yerli ve milli" diye sunulan otomobil markası TOGG'la ilgili şu değerlendirmede bulundu:
“Dünyadaki en büyük beyaz eşya üretim kapasitesine sahip olan Türkiye’nin elektrikli otomobili zaten yapabilmesi gerekir. Biz, projenin sunulma şekline itiraz ediyoruz. Yerli ve millî adını koyup paspasından tasarımına her şeyini dışarıdan sağladığınız imkânlarla oluşturuyorsanız, iddianız zayıf kalıyor. Hızlı bir şekilde yerli katma değer oranı artırılmalı. Ekonomik olarak anlamlı, ticari olarak rekabete açık ve devlet işin içinde çok olmadan kendi ayakları üzerinde yürüyen bir sistem haline gelmeli. Devlet, ‘Kendim yapıyorum’ deseydi eline yüzüne bulaştırırdı. Ortak firmaların ağırlığı işini bilen firmalar. Biz ne yapacağız? İster savunma sanayi olsun ister Togg olsun; eksikleri tamamlayacağız, yanlışları düzelteceğiz, düzgün işleri devam ettireceğiz.”
"BAŞKA PARTİLERİN DE DESTEĞİ GEREKİYOR"
Babacan, altılı masanın göstereceği ortak adayın hangi koşulda seçilebileceğine ilişkin şöyle dedi:
“Altılı masadaki her parti kendi hür iradeleriyle HDP’yle görüşme ya da görüşmeme gibi tutumlar belirliyorlar. Herkesin tutumuna saygı duyuyoruz. Ama şu gerçeği de görmek lazım ki altılı masanın ortak adayının ilk turda açık farkla seçilmesi sadece altı partinin değil, mümkünse başka partilerin desteğiyle daha kolay olacaktır.”
"SÖZ VERİP CAYANI MİLLET AFFETMEZ"
"Herkes ortak hedeflere doğru, ortaklık sözleşmesinin gereğine saygı duyarak yola çıkar" diyen Babacan, şu mesajları verdi:
"Zaman ve şartlar içinde ortaklık sözleşmesi ortakların mutabakatıyla değiştirilebilir. Biz altı parti olarak mutabık kaldığımızı uygulayalım; Türkiye kanatlanıp uçacak. Mutabık kalamadıklarımız bu dönem olmaz, başka dönem olur. Bir başka seçim dönemi gelir. Biz arzu ederiz ki seçimler zamanında yapılsın, öyle erken seçime falan ihtiyaç kalmasın. Herkes sözünde durursa, herkes baştan uzlaştığı noktada imzalarının arkasında durursa sorun çıkmaz. Sorun çıkaranı, uzlaşıyı bozanı, söz verip de cayanı, imza atıp da imzasını tanımayanı milletimiz affetmez.”