Bugün, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü. Dünya çapında şiddete karşı dayanışmayı yükseltme, mücadeleyi büyütme ve erkek şiddeti nedeniyle yaşamını yitiren kadınları saygıyla anma günü... Tarih sayfalarında bugünü özel kılan, anlam ve sorumluluk yükleyen onurlu bir mücadele hikâyesi var. Dominik Cumhuriyeti’ni diktatörlükle yöneten Trujillo, halka baskıyı, zulmü ve ölümü reva görüyordu. Ülkede insan hakları ve demokrasi askıya alınmıştı. Tarihe adını “kelebekler” olarak yazdıracak Patria, Minerva ve Maria adlı üç kız kardeş, yaşananlara “Dur!” demek için mücadele meşalesini yaktı.
DİRENİYORUZ!
Mirabal kardeşlerin öyküsü, bizlere diktatörlüklerin kutuplaşmadan beslendiğini, varlıklarını kadın bedeni üzerinden yürüttüğünü ve şiddeti normalleştirdiğini bir kez daha hatırlattı.
Kadınlar sırf kadın oldukları için öldürülürken, katiller bin bir çeşit bahaneler ile kendilerini haklı göstermeye çalışırken, her üç kadından biri hayatının bir döneminde şiddet türlerinden en az birine maruz kalırken “Kadınların ömrü, kelebeklerden uzun olsun” diye direniyoruz.
Bugün, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de “kelebekleri” anarak kadına yönelik şiddete karşı sesimizi ve sözümüzü yükselteceğiz. Bu sene Minerva Mirabal’in kızı Minou Tavarez Mirabal’in Türkiye’ye gelmesi, bizlere ayrıca güç verdi. O hem ulusal hem de uluslararası düzeyde toplumsal cinsiyet eşitliği için mücadele eden bir kadın. “Mirabal Kardeşler Anı Müzesi”ni kurarak, bu mücadeleyi ölümsüz kılanlardan...
Minou, 2020 yılında anne ve teyzeleri için kaleme aldığı mektubunda; “Ne istedin anne, boğularak, dövülerek öldürüldüğün zaman? Gülmek mi istedin? Kız çocuğu olmaya geri dönmek mi istedin? Beni ve kardeşimi kollarına almak mı istedin? Babanı yanında mı istedin? Minerva Mirabal, o son sarsıntı ve titrek bakış anındaki son arzun neydi? Yaşamak mı? Yaşamak...” diyor.
AYLİN NAZLIAKA
CHP PM ÜYESİ, KADIN KOLLARI GENEL BAŞKANI