Sendika adına hazırlanan ortak metni okuyan Sendika Genel Başkanı Selin Aksoy, İstanbul’un Silivri ilçesindeki Marmara Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan avukatlar Can Atalay ile Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı’nın mesajlarını okudu.
CAN ATALAY: DİRENGEN BİR AVUKATLIK GELENEĞİMİZ VAR
Can Atalay, mesajında; “Dünyanın pek az yerinde görülen direngen bir avukatlık geleneğimiz var. Avukatlık geleneğimiz en karanlık dönemlerde bile gerekeni gerektiği zaman gereği gibi yapmıştır, söylemiştir. Biz hepimiz bu geleneğin bir çizginin devamıyız. Hepimize kolay gelsin” dedi.
SELÇUK KOZAĞAÇLI: SENDİKAYI AYAKTA TUTUN
Selçuk Kozağaçlı da “Neredeyse 20 yıldır avukatların sendika ihtiyacı üzerine çalışan bir adam olarak Avukatlar Sendikası’na teşekkür ediyorum. Avukat sendikası deyince içim titriyor. Sendikanızın en büyük dostu olarak lütfen sendikayı ayakta tutun, yaşamasını sağlayın diyorum” mesajını iletti.
Selin Aksoy, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz de meslektaşlarımızın belirttiği gibi direngen avukatlık geleneği ile sendikamızı büyütmeye devam edeceğiz. Zira sendikamız, kurulduğu 26 Kasım 2014 tarihinden beri avukatların ve stajyer avukatların ekonomik ve sosyal problemlerinin çözülmesine ilişkin çalışmalar yapmakta, savunmanın bağımsızlığı ile avukatlık mesleğinin onurunu ve mesleğin kazanımlarını korumayı ve arttırmayı amaç edinmektedir. Hak arama özgürlüğünün herkes için etkin biçimde sağlanması gerektiğini, savunma hakkının evrenselliğini ve adil yargılanma hakkının etkin şekilde tesisini, sosyal adaletin gerçekleşmesini, cumhuriyet ilke ve değerlerini, laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti niteliklerinin vazgeçilmezliğini savunmaktadır.
'5 NİSAN MÜCADELE GÜNÜDÜR'
Sendikamız; ‘Hukuk herkes içindir’ söyleminden hareketle tüm çalışanlar ve emekçilerin hak ve özgürlükleri önündeki, hukuk devleti ve demokratik toplum gerekleri ile bağdaşmayan sınırların ve engellerin kaldırılmasını, emeğin korunmasını amaçlamakta, bu nedenle temel hak ve özgürlüklerin, çalışma yaşamının, sendikal hakların, evrensel ölçütlere uygun düzeye taşınması ve o düzeyde yaşanması için mücadeleyi esas almaktadır. Sendikamız bu amaç ve çalışma pratiği içeriğinde 5 Nisan Avukatlar Günü’nü her yıl bir kutlama günü değil, mücadele günü olarak ilan etmektedir. Çünkü bizler, avukatlık mesleğinin 10 yıllar içerisinde nicelik olarak aşırı bir büyüme göstermiş olmasına karşın nicelik olarak yetersizliğine, bugün 100 binlerce avukatın yoksulluk sınırı altında çalışması gerçeğine, mesleğin artık yargının kurucu bir unsur olarak görülmemesine alışmıyoruz. Bu nedenle avukatlık mesleğinin savunma hakkının temel güvencesi olduğu, kamusal niteliği olduğu, yargının en önemli sac ayağı olduğu anlaşılana kadar mücadele edeceğiz.
'YARGININ BAĞIMSIZLIĞINA GÜVENİLMEYEN BİR ORTAM İSTEMİYORUZ'
Stajyer avukatların emek sömürüsü altında, güvencesiz, günden güne hayattan vazgeçecek şekilde geleceğe dair umutlarını kaybetmesine alışmıyoruz. Bu nedenle mobbingin olmadığı, avukata yaraşır ücretlerde çalışma koşulları oluşana dek mücadele edeceğiz. Her şehirde bir üniversite, her üniversitede hukuk fakültesi kurulmasına, bu hukuk fakültelerinde yeterli akademik kadro olmamasına, öğrencilerin ne hocaya, ne kitaba, ne barınma hakkına erişememesine alışmıyoruz. Bilimsel ve kültürel donanımı gelişkin akademisyenlerin olduğu, nitelikli hukuk fakülteleri için mücadele etmeye devam edeceğiz. Halkın adalete erişiminin kısıtlanmasına, yıllar süren davalara, buna karşın yargının özelleştirilmesi taleplerinin normal karşılanmasına, kimsenin yargının bağımsızlığına güvenmediği bir hukuk ortamına alışmıyoruz. Adalet için, halkın adalete erişimi için, bağımsız yargının hakim olacağı bir düzen kurulana dek mücadele edeceğiz.
'MÜCADELEYE DEVAM' AÇIKLAMASI
Fay hattı üzerine kurulu şehirlerde, denetim yapılmadan inşa edilen binalar altında kalan halkımızın hayatlarının hesabının sorulmamasının, kader planı deyip geçilmesine alışmıyoruz. Cumhurbaşkanından başlamak üzere tüm bakanlara, depremin meydana geldiği illerin valileri ile belediye başkanlarına, depremde yıkılan ve ağır hasar gören binaların müteahhitlerinden kontrol mühendislerine, binaların projelerini hazırlayan mimar ve mühendislere, imar iznini veren belediye imar müdürlerine, yapı denetim firmalarına kadar tüm sorumlular cezalandırılana kadar mücadele edeceğiz. Avukatların mesleklerini yaptıkları, Gezi’yi savundukları, Soma’da katledilen madencilerin hesabını sordukları, müvekkillerinin cenazelerinin ailelerine teslim edilmesi için hukuk mücadelesi verdikleri, halkı savundukları için cezalandırılmasına alışmayacağız. Meslektaşlarımız adil yargılanana ve özgürlüklerine kavuşana dek mücadele edeceğiz. Biz bu sorunların ülkemizdeki hukuk politikasından ve sistemsel dönüşümden bağımsız olmadığını biliyoruz. Bu nedenle ancak ve ancak örgütlü bir güçle bu mücadeleyi başarıya ulaştıracağımızı biliyor, 5 Nisan mücadele günümüzde tüm meslektaşlarımızı mücadelemizi büyütmeye, sendikamıza davet ediyoruz.”