Kamuoyunda, 6 yaşında evlendirilen kız çocuğu davası olarak bilinen H.K.G davasında mağdurun avukatlığını yürüten KADEM Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Avukat Canan Sarı, canlı yayında Hakan Çelik’in sorularını cevapladı. İstinaf mahkemesinin bozma kararı sonrası 7 Mayıs’ta tekrar görülmeye başlanan davayı değerlendiren Sarı, şunları söyledi:
“Adalet Bakanlığı tarafından atanan avukatla mağdur arasındaki anlaşmazlık nedeniyle, müvekkilim yeni bir avukat arayışına girmişti. KADEM olarak bu gibi davalara müdahil olduğumuz, mağdur kadınların ve kız çocuklarının haklarını savunduğumuz biliniyor. Önce kurum olarak başvuruda bulunduk ancak davaya müdahillik talebimiz reddedildi. Ben dosyaya vekâletname sunduğumda henüz yargılama başlamamıştı. Ancak sanıkların tutuklanmasına karar verilmişti. Dosyayı incelediğimde müvekkilimin çok büyük bir mağduriyet yaşadığını gördüm ve kendisine hukuki yardımda bulunmaya başladım. Tabi bu süreçte bazı kişiler bana ulaşarak, davadan çekilmemi istedi. Kendilerine müvekkilimi savunmaya devam edeceğimi, bu davaya bakan üç hâkim ve bir savcının olduğunu, eğer ortada bir yanlış varsa da muhatabın mahkeme olduğunu ifade ettim.”
Hakan Çelik’in, Yeni Şafak’ın haberinde kendisine yönelik “Hem avukat, hem savcı, hem hâkim” şeklindeki iddialarını hatırlatması üzerine Sarı, “ Yapılan haberdeki isnatlarla hem şahsım hem de davaya bakan hâkimler ve Cumhuriyet savcısı da iftiraya uğramıştır. Türkiye’de bir avukatın bu kadar önemli ve kamuoyuna mal olmuş bir davada, yargıyı baskı altına alması mümkün olabilir mi? Kaldı ki süreci tek başıma değil üç avukat olarak takip ettik. Dosyayı en ince ayrıntılarına kadar inceledik, dolayısıyla iddialar mesnetsizdir.” dedi.
Program sonunda özellikle muhafazakâr cenah tarafından KADEM’e karşı yürütülen, “KADEM aileyi yıkıyor, aileye zarar veriyor” şeklindeki ithamların hatırlatılması üzerine Sarı, “Biz 11 yıldır bu itham ve iftiralarla çok kez karşılaştık. Ancak kadın hakları savunuculuğu mücadelemizden geri durmadık, durmayacağız. KADEM olmasaydı bu kıza da sahip çıkan olmayacaktı. Bu dava bizim için ilk değildi, ama umarım son olur. Ortada 6 yaşında ailesinin rızasıyla evlendirilen bir kız çocuğu varsa, orada aileden söz etmek de mümkün değildir.” dedi.