Her gün kullandığımız asansöre ne zaman binersek binelim, o “tuhaf” hissi hepimiz yaşamışızdır. İçeriye biri girdiğinde biriyle konuşuyorsak o konuşma illa ki durur ve garip bir sessizlik oluşur, sonrasında telefonumuzla veya saçımızla oynamak gibi davranışlar sergileriz. Hatta asansördeyken, göz teması kurmamak, duygusuz surat ifadesi takınmak, kat numaralarını izlemek gibi herkesin yaptığı birçok yazılı olmayan kurallar bile vardır.
Sosyal açından oldukça ilginç yerler olan asansörde geçirdiğimiz kısa ama garip süreler, birçoğumuzun aklından hemen çıksa da altında bazı açıklamalar bulunduruyor. Peki, bu kadar önemsiz bir durumda neden böyle hissediyor ve tuhaf bir şekilde davranıyoruz?
En büyük faktör, tanımadığımız insanlara hiç istemediğimiz kadar yaklaşmamız
Asansörde garip hissetmemizin en büyük nedenlerinden biri her birimizin bir “kişisel alanı” olması. Normal hayatımızda, bu alan ihlal edildiğinde ve biri burnumuzun dibine kadar girdiğinde hepimiz rahatsız oluruz. Asansöre başka biri girdiğinde oluşan o hissin nedenlerinden biri de bu.
Edward Twitchell Hall tarafından ortaya atılan ve kişisel alanların incelenmesine denen “proksemik”, bu durumu detaylı bir şekilde açıklıyor. Bir antropolog olan Hall, 1960’lı yıllarda ortaya attığı bu kavramla 4 kişisel alan seviyesi belirledi. Farklı mesafelere göre dağıtılan bu alanlar şu şekilde;
Mahrem alan: Fiziksel temastan 45 cm’ye kadar (genellikle kucaklaşabildiğimiz ve çok yakın olduğumuz aile ve yakın arkadaşlarımız gibi insanlar dahil oluyor)Kişisel alan: 45 cm - 1,2 metre arası (arkadaşlarımız ve tanıdığımız kişilerle)Sosyal alan: 1,2 metre – 3,6 metre arası (daha sosyal, resmi aktivitelerimizde veya ilk kez biriyle tanıştığımızda kullanılan alan)Kamu alanı: 3,6 metre ve üstü (herhangi bir fiziksel temasın olmadığı, göz temasının oldukça az olduğu alan. Alışveriş merkezleri, meydanlar, kaldırımlar vb. kamu alanları örnek verilebilir.)Asansöre başka biri bindiğinde, ilk iki kategorideki alanlarımız ihlal edilebiliyor. Bu kişilerin yabancı olması da zaten küçücük olan alanda iyice rahatsız olmamıza neden oluyor. Aslında sadece asansörde değil, tanımadığımız insanların herhangi bir yerde bize yaklaşması da bu tarz sonuçları doğuruyor. Tabii ki asansörde gidecek bir yerimizin olmamasının bu duyguyu daha şiddetli yaşamamızı sağladığını söylemek yanlış olmaz.
Asansördeki diğer insanlara garip gözükmemeye çalışıyoruz
BBC’ye konuya ilişkin yıllar önce konuşan Kuzey Carolina Üniversitesi’nden Dr. Lee Grey, asansörün garipliğine dikkat çekenlerden. Asansörleri “sosyal açıdan ilginç ancak çok tuhaf yerler” olarak tanımlayan araştırmacı, asansöre binenlerin kendi olduklarında ne isterlerse yapabildiğini; ancak biri geldiğinde bilinçsiz olarak belli hareketler sergilediğini söylüyor.
Bu hareketlerden biri, en uzak mesafeyi oluşturmak için köşelere geçmek. Zaten bu hareket de direkt olarak mesafeye ihtiyaç duymamızın bir kanıtı. Öte yandan Berlin Üniversitesi’nden klinik psikolog Prof. Babette Renneberg ise yine aynı makalede BBC’ye verdiği demeçte, asansörlerde garip hissetmememizin nedenini “Yeterince alanınız yok. Genelde biriyle tanıştığımızda aramızda bir kol kadar mesafe olur. Çoğu asansörde bu mümkün değil. Bu yüzden çok sıra dışı bir ortam. Doğal değil” diyerek açıklıyor.
Renneberg, böylesine küçük, kapalı bir alanda insanların tehditkâr veya tuhaf olarak yorumlanmayacak şekilde davrandığını da ekliyor. Bunu yapmanın en kolay yolunun da hepimizin sergilediği bir davranış olan göz temasından kaçınmak olduğunu ifade ediyor.
Asansörün kontrol edemediğimiz, içinde tıkılıp kaldığımız bir araç olması da gergin hissetmemizi sağlıyorGarip hissetmenin bir diğer sebebi ise büyük metal bir kutunun içinde tıkalı kalmak. Asansörler, kontrolün bizde olmadığı, motorunu göremediğimiz ve nasıl çalıştığını bilmediğimiz araçlar. Bunlar, yolculuğumuz bitene kadar içeride tıkılıp kalma düşüncesi ile birleşince biraz endişe duyup gergin hissetmemiz oldukça normal. Yani kişisel alanımıza ek olarak hareket özgürlüğümüzün kısıtlanması da yaşadığımız tuhaf hislerin nedenlerinden.
Tabii ki asansörlerin o kadar da korkulacak yerler olmadığını; hatta en güvenli toplu taşıma araçlarından olduğunu söylemek gerek. Ölümlü veya yaralanmalı asansör kazalarının sayısı oldukça düşük. Yani tuhaf olsalar da tehlikeli yerler değiller.