Konya'da düzenlenen "Obruk Alanlarının Tespit Edilmesi Projesi Sonuç Tanıtım Toplantısı"na katılmak üzere kente gelen Tatar, AA muhabirine, obrukların takip edilmesi gereken bir afet olduğunu söyledi.
Obrukların, deprem gibi ne zaman, nerede, ne şekilde olacağının bilinmediğini ancak bazı jeofizik yöntemleriyle obrukların oluşumu öncesinde bir afete dönüşmeden takip edilebildiğini anlatan Tatar, obrukların en çok Konya'yı etkileyen afetlerden olduğunu bildirdi.
Tatar, risk azaltma anlamında bir, hatta birkaç adım öteye gidilmesi gerektiğini vurgulayarak, "Bu anlamda tehlike haritalarının oluşturulması, arkasından risk haritalarının hazırlanması son derece önem taşıyor. Özellikle bu tür jeolojik tehlikelerin imar planlarına işlenmesi son derece önemli." diye konuştu.
Orhan Tatar, Konya'da artık yerleşim yerlerine yakın kesimlerde obruk oluşumlarının görüldüğünü, ikinci aşamasında bazı aletsel yöntemlerle yerleşim alanlarını tehdit eden obruk alanlarının tespiti ve bertaraf edilmesinin önemli olduğunu aktardı.
Obrukların tarım, hayvancılık gibi alanları da etkilemesi nedeniyle afet riskinin bütünleşik bir biçimde azaltılması gerektiğini belirten Tatar, şunları kaydetti:
"Obruk, sadece jeolojik bir tehlike değil, bunun farklı boyutları, farklı paydaşları var. Obrukların, özellikle yerleşim alanlarını tehdit etmeden tespit edilmesi, bertaraf edilmesi son derece önem taşıyor. Öncelikle envanter çalışması yaparsınız, bunun üzerine duyarlılık haritalarınızı oluşturursunuz, arkasından tehlike haritaları gelir ve onun üzerine risk haritasını oluşturmak durumundasınız. Dolayısıyla bu ilk iki aşama geçilmiş durumda. Konya, özellikle dünya ölçeğinde bu tür afetlere karşı neler yapılması gerektiği konusunda örnek çalışmaların olduğu bir ilimiz. Ülkemizde bilimsel literatüre katkı sağlayacak iki kitap ortaya çıktı. Biri Obruk Temel Kitapçığı, bir diğeri Obruk Teknik Kitapçığı. Bunlar incelendiğinde obruklarla ilgili, obrukların mühendislik jeolojisi açısından değerlendirilmesi ve bu alanların ıslahı ile ilgili birçok farklı bilgiyi görüyorsunuz."
Tatar, AFAD'ın bütün afet risklerinde olduğu gibi Konya bölgesi için önemli bir tehlike olan obruk oluşumlarını da sürekli izlenmesi ve değerlendirilmesi konusunda çalışma yürüttüğünü dile getirdi.
6 Şubat'ta yaşanan 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki Kahramanmaraş merkezli depremlerin Türkiye'de son 500 yılda yaşanan en büyük felaket olduğunu anımsatan Tatar, bu depremlerin jeolojik haritaları tamamen değiştirdiğini ifade etti.
Bu depremlerin jeolojik anlamda ve etki alanı bakımından diğer depremlerden çok farklı olduğuna dikkati çeken Tatar, "9 saat arayla 11 ilimizin doğrudan, 18 ilimizin dolaylı olarak etkilendiği büyük bir coğrafyadan bahsediyoruz ki bu coğrafya birçok Avrupa ülkesinin yüzölçümünden çok daha fazla. Dolayısıyla böyle büyük iki deprem sonrasında bölgedeki birçok fay da etkilendi." diye konuştu.
"Obruklar, yerkabuğunun 300 metre derinliğine kadar alanlarda etkili olan bir oluşum"
Bu etkilenme sonucunda iki depremin oluşturduğu artçı sarsıntıların meydana geldiğini aktaran Tatar, şöyle konuştu:
"Diğer yandan da bu depremi oluşturan fayların dışında bazı fayların da orta büyüklükte deprem ürettiğini görüyoruz. Konya'da, Niğde'de de depremler oldu. Aslında bütün bunların hepsi 6 Şubat'taki depremlerin oluşturduğu yerkabuğundaki etkinin sonucunda ortaya çıkan depremler. Tabii obruklar da benzer şekillerde. Obruklar, yerkabuğunun 300 metre derinliğine kadar alanlarda etkili olan bir oluşum. Konya Ovası'nda çok sayıda obruk oluşumunun olduğunu görüyoruz. Konya'nın dışında başka şehirlerimizde de oluşumlar var. Özellikle depremin etkilediği alanlar içerisinde kalan bölgelerde yine obruk oluşumları var. Dolayısıyla bu oluşumlarda doğrudan etkisi olmasa bile en azından şu son 6-7 ayda oluşan obruklarda artçı sarsıntıların etkisinin olduğunu söylemek mümkün."