Normalde bu tür görüntüleri filmlerde görsek de gerçek hayatta görmek insana "Acaba reklam kampanyası mı?" diye düşündürtmüyor değil. Pek çok Amerikalının ilgisini çekmeyi başaran bu oklar doğal olarak pek çok insanı ürkütüyor. Sonuçta ülkenin neredeyse her yerinde bulunan ve çoğu kişinin bilmediği dev oklar var.
Her ne kadar korkutucu gelse de aslında tahmin edersiniz ki ortada öyle korkunç bir durum yok. Ancak kim neden böyle dev oklar yaptı diyorsanız gelin hemen açıklayalım:
Bundan yıllar yıllar önce yüksek teknolojili navigasyon sistemleri normal olarak henüz icat edilmemişti.
1918'den yaklaşık 1927'ye kadar Postane Dairesi, Amerika'nın hava posta servisini yönetiyordu. O dönemlerde Amerika'daki hava yolu servisi henüz çok fazla gelişmiş değildi ve Postane Dairesi'nin, güvenle uçmaları için pilotlara bir çözüm sunması gerekiyordu.
Özellikle gece uçuşlarında ve kötü hava koşullarında bir hayli zorlanan pilotlar yer yer yollarını kaybediyor ve zor durumda kalıyorlardı. Postane Dairesi'nin ise o zamana göre tek bir çözümü vardı, o da ülke geneline 15 metrelik ışıklı işaret kuleleri inşa etmek.
Ancak Postane Dairesi 1927'de özel şirketlere devredildi ve hava yollarının sorumluluğunu Ticaret Bakanlığı aldı.
Bu dönemde, pilotları yönlendirmek için yaklaşık 21 metre uzunluğundaki beton yön okları kullanılmaya başlandı. Her işaret kulesine bir numara verilmiş, oklar pilotlara bir sonraki işaret kulesini gösteriyordu. Aslında geçmiş şartlara göre düşünülünce yeterince iyi ve mantıklı bir sistemdi ancak bir hata vardı.
Özellikle geceleri işe yarar olması beklenen bu sistem, pilotlara hiç de yardımcı olmuyordu; pilotlar, ışıklandırma sistemi olmadığı için beton okları geceleri göremiyorlardı.
Gündüzleri de genelde çok yüksekten uçtukları için beton oklar yine görünmez hâle geliyordu. Hatta pilotlar çoğunlukla yönlerini nehirlere, dağlara veya diğer yön işaretlerine bakarak buluyorlardı.