Üniversite öğrencisi olan Amerika Birleşik Devletleri vatandaşı Ousmane Diallo, geçtiğimiz yıl ülkesinde aniden bayılıp yere düştükten sonra beyin kanaması geçirdi. Konuşma vehareket kabiliyetini neredeyse tamamen kaybeden 22 yaşındaki gencin, ABD’deki dokuz aylık tedavisine rağmen yeterli iyileşme gözlemlenmedi. Bunun üzerine gencin ailesi tedavi için araştırmalara başladı ve Türkiye’nin gelişmiş sağlık imkanlarından yararlanmak istedi.
İstanbul’a gelen Ousmane ve ailesi araştırmaları sonucu Medipol Sağlık Grubu’nu tercih etti. Medipol Mega Üniversite Hastanesi’nde robotik tedavi ve beyin uyarımı uygulanan Ousmane, nöroloji, fizik tedavi ve rehabilitasyon ile konuşma-yutma terapisi gibi farklı disiplinlerin ortak çalışması sayesinde bir yıl içerisinde hem yürüme dengesini büyük ölçüde geri kazandı hem de beyin kanaması geçirmeden önce öğrendiği dört dili tekrar konuşabilir hale geldi.
“Oğlumu güvenilir ellere emanet etmenin huzurunu yaşadım”Oğlunun aldığı tedaviden ve geldiği noktadan çok memnun olduğunu dile getiren OusmaneDiallo’nun annesi Adja Sakho, “5 Şubat 2024’te oğlumu Amerika’dan tedavi için MedipolMega Üniversite Hastanesi’ne getirdim. Ousmane, geçen yıl Şubat ayında aniden bayılarak yere düşmesinin ardından beyin felci geçirdi. Aslında üniversitede okuyan, aktif bir gençti. Tedavisine ilk 9 ay Amerika’da devam edildi ancak Türkiye’deki sağlık hizmetleriningelişmişliği sebebiyle burada sürdürmeyi tercih ettik. Babam önceden hastaneleri gezdi, ben de araştırma yaparken bize hızlı ve detaylı geri dönüş sağlayan Medipol Sağlık Grubu’nutercih ettik. Özellikle Dr. Fatma Hanım’ın yürüttüğü konuşma terapisi sayesinde üç ay gibi kısa bir sürede büyük ilerleme kaydettik. Bu durum bizi çok motive etti. Ardından Dr. Mehmet Ağırman ve ekibinin desteğiyle Ousmane’ın hareket kabiliyetinde ve robotik tedavisinde ciddi aşama sağladık. Oğlumun medikal sürecinin zaman alacağını biliyor olsak da ulaşılan noktadan çok memnunuz. Oğlumu güvenilir ellere emanet etmenin huzurunu yaşadım. Hepsine gönülden teşekkür ediyorum. Bu süreçten çok mutluyum ve minnettarım.” diye konuştu.
“Beynin bozulmuş olan network aktivitesini tekrar düzenleyen yöntemler kullandık”Ousmane için yenilikçi yöntemler uygulayarak başarıya ulaştıklarını söyleyen İstanbul Medipol Üniversitesi Nöroloji Anabilimleri Başkanı Prof. Dr. Lütfü Hanoğlu, “Ousmane bir beyin kanaması sonrası ortaya çıkan ağır bir tabloyla kliniğimize geldi. Fizik tedavi ile ortaklaşa tedavi yürüttük. Onlar işin fizyoterapi kısmını üstlenirken biz de beyin uyarımı ile onlara destek olduk. İki ana konu üzerinden ilerledik. Bunlardan bir tanesi zihinsel yeteneklerinin normal hale dönüştürülmesi. İkincisi ise özellikle yürüme ve denge durumunun tekrar kazanılması. Biz Transkraniyal Manyetik Uyarım (TMS) ve Transkraniyal Doğru Akım Uyarımı(tDCS) gibi cerrahi müdahale gerektirmeyen sinir düzenlemesi yöntemleri kullanıyoruz. Bunlar beynin bozulmuş olan bir tür network aktivitesini tekrar düzenlemeye dayanıyor. Bu tür tedaviler son zamanlarda özellikle fizyoterapi gibi rehabilitasyon içeren yöntemlerle beraber kullanılıyorlarsa daha etkili oluyorlar. Burada uyguladığımız tedavi beynin zaten var olan birtakım salınımlarını düzenlemeye yönelikti. Bunlar oldukça yenilikçi yöntemler ama sonuçta hastamızdaki başarının da anahtarı olan şeyler. Konuşmasındaki o titreklik ciddi anlamda düzeldi. Bilinç düzeyi ve zihinsel yetenekleri normale döndü. Hatta burada biraz Türkçe de öğrendi. İşlerini kendi yapabileceği kadar kollarını kullanabilir hale geldi. Yürümesi de büyük ölçüde bir düzelme gösterdi.” diye konuştu.
“Ousmane için geleneksel fizik tedavi uygulamalarıyla beraber robotik tedavi de uyguladık”Ousmane için nöroloji, beyin ve sinir cerrahisi, fizik tedavi ve konuşma-yutma terapisinin hep beraber ekip olarak entegre çalıştığını belirten Medipol Mega Üniversite Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon bölümünden Doç. Dr. Mehmet Ağırman, “Ousmane’nın iki yıl öncesinde bir beyin kanaması öyküsü vardı. Bir yıl boyunca Amerika'da bazı çeşitli tedaviler uygulanmış hastaya, takipleri yapılmış. Ancak yeterli ilerleme görülemediği için hasta tedavi arama içerisine girmiş ve hastanemize başvurdu. Buraya gelmeden önce de hastalığı hakkında bilgi edinip önerilerinde bulunduk, hastaya. Kendisiyle konuşmamızdan sonra ülkemize ve kliniğimize hastayı davet ettik. İlk geldiğinde baş kontrolü hafif düzeydeydi. Oturma dengesi neredeyse yoktu. Kol ve bacak hareketlerinde kısıtlılık ve hareketlerde azlık vardı. Konuşması bozuk, algısı kısmen azalmıştı. Hasta bize ilk geldikten sonra yoğun bir rehabilitasyon planı ortaya çıkardık. Bu rehabilitasyon planı içerisinde geleneksel fizik tedavi uygulamalarıyla beraber robotik yeni tedavi uygulamalarını da dahil ettik. Hastanemiz üniversite hastanesi olduğu için nöroloji, beyin ve sinir cerrahisi, konuşma-yutma terapisi, fizik tedavi hep beraber bir ekip olarak entegre bir şekilde çalıştık. Bunun avantajını çok gördük. Bu hastamız zor bir hastaydı çünkü bize gelmeden önce bir yıllık bir öyküsü vardı ve bu bir yıl sürecinde belli bir zaman kaybımız olmuştu. Nörolojik hastalıklarda erken dönemde beynin yeniden yanıtvermesi çok daha hızlı olur. İlk altı ay belki bir yıla kadar. Bundan sonra yaptığımız tedavide biraz daha zor yanıt verir. Ancak bu hastamızda bir yıl geçmiş olmasına rağmen yaptığımız uzun bir rehabilitasyon süresi sonrasında çok şükür ki hasta ilk başta hedeflediğimiz, planladığımız noktaya kadar geldi. Tedavi sonunda hasta kendi başına oturabilir ve destekle yürüyebilir duruma geldi. Biz de bu şekilde hastamızı taburcu ettik.” ifadelerini kullandı.
“Üçüncü ayın sonunda hiç konuşamayan hasta artık kendini rahat ifade edebilir hale geldi”Konuşma terapilerinde tüm parametreleri göz önünde bulundurarak planlı bir şekilde hareket ettiklerini vurgulayan Medipol Mega Üniversite Hastanesi’nden Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Dr. Fatma Nerse, “İlk geldiğinde konuşma üretimi hiçbir şekilde yoktu. Basit sesleri ortaya çıkarabiliyordu sadece. İlk değerlendirmeyi yaptığımızda hastada bir motor konuşma problemi olduğunu gördük. Bu bağlamda konuşmanın programlanması, planlanması, kontrolü, üretimi problemli hale gelir. Ousmane’da ilginç olan şey, hastalık öncesinde çok dilli olan bir hasta. Normalde Wolof, İngilizce, Almanca ve Fransızca dillerini akıcı olarak konuşabilen bir hasta, hiç konuşamaz hale gelmiş durumdaydı. Sorunu tespit ettikten sonra haftanın her günü planlı bir şekilde terapi uyguladık. Üçüncü ayın sonunda hiç konuşamayan hasta artık kendini rahat ifade edebilir hale geldi. Ardından terapi sürecini biraz daha azaltarak devam ettik. Rehabilitasyonun yürüme, denge gibi diğer parçalarına odaklanır hale geldik. Biz terapi oluştururken ya da müdahale ederken de bütün bu parametreleri göz önünde bulundururuz. Her birini planlayarak bir bilgisayar programında format atıp tek tek kodlama yapıyormuşuz gibi işlem yaparız. Bu hastada da bu şekilde ilerledik. Konuşma tekrar kodlanmış oldu. Çözdükten sonra hasta konuşabildiği bütün dillerde de rahat bir şekildekendini ifade etmeye başladı.” şeklinde konuştu.