Aliağa Emek ve Demokrasi Platformu, Aliağa’nın Şehitkemal Köyünde (mahallesi) Akçakise mevkiinde HABAŞ ve Ekovar şirketleri tarafından yapılması planlanan Batı Ege ve Güney Marmara Endüstriyel Atık Bertaraf (cüruf) Tesisi Projesi’ne tepki gösterdi.
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından ÇED raporu onaylanan ve ardından çevre örgütleri ile yöre halkı tarafından yargıya taşınan projeye yönelik bir protesto eylemi daha düzenlendi. Aliağa Emek ve Demokrasi Platformu’nun çağrısıyla DİSK Emekli-Sen Aliağa şubesinde bir araya gelen yurttaşlar, “Aliağa Türkiye’nin çöplüğü değildir. Kanser olmak istemiyoruz” diyerek cüruf tesisine karşı olduklarını bir kez daha dile getirdi. Eylemin ardından köylülerin itirazına ilişkin toplanan imzalar, Çevre Şehircilik ve İklim Bakanlığı İzmir İl Müdürlüğüne ve Bölge İdare Mahkemesi’ne iletildi.
“7 İLİN ZEHRİNİN DE BÖLGEMİZE TAŞINMASINA MÜSAADE ETMEYECEĞİZ”
Kitle adına basın açıklamasını okuyan Aşağı Şehitkemal Mahallesi Muhtarı Ayşe Algül, “Bizler yöre halkı olarak meralarımızın, su kaynaklarımızın, zeytinliklerimizin, bal ormanımızın bulunduğu 5 köyün tam ortasında bulunan bizim için olmazsa olmaz öneme sahip bu bölgenin zehir bölgesi olmasına izin vermeyeceğiz! Kendi zehrimiz yetmiyormuş gibi 7 ilin zehrinin de bölgemize taşınmasına müsaade etmeyeceğiz! Bizlerin hayatını, bitkilerin, canlıların, doğanın dengesini hiçe sayarak dağlarımıza tehlikeli atık dökecekler, ovalarımız zehirli atıklarla doluyken şimdide gözlerini dağlarımıza diktiler. Bizleri zehirlerle abluka altına alarak canlı canlı mezarımızı kazmaktan çekinmeyen, gözünü kar hırsı para hırsı bürümüş bu firmaları birlikte durduracağımızdan eminiz. Bizleri öldürerek para kazanmayı kendilerinde hak gören patronlar; sırça köşklerinde, en doğal ortamda, en doğal yiyeceklerle temiz bir çevrede yaşamak isterken bizlere zehir solutacaklar. Kendi ata topraklarımızda bizleri yavaş yavaş öldürecekler. Köylerimizdeki kanser vakaları ortadayken bu zehir tesislerine izin vermeyeceğimizi buradan bir kez daha haykırmak istiyorum. Zehir yüklü geminizi nasıl ki ilçemize, ülkemize sokturmadık, bu zehir saçan tesislerinde kurulmasına müsaade etmeyeceğiz! Aliağa halkı ve ALÇEP olarak bu tesislerin yapılacağından bilgimiz olur olmaz mücadelemize başladık ve halen ilk günkü kararlılıkla bu mücadeleyi sürdürmekte kararlıyız” diye konuştu.
“DAĞLARIMIZDAN, OVALARIMIZDAN ELİNİZİ ÇEKİN”
Çevre Şehircilik ve İklim Bakanlığı tarafından verilen ÇED olumlu kararını “yaşam hakkımızı hiçe sayarak” verildiğini ifade eden Algül, “Bizleri dinlemeden, hassasiyetlerimizi dikkate almadan verilen bu kararı tanımamız mümkün değildir. Hukuksuz olduğuna inandığımız bu karara itirazımızda ki ısrarımızı 12 köy ve mahalle muhtarının bizzat itirazcı olduğu 50 ye yakın yöre halkı cevre örgütleri ile birlikte yargıya taşıyarak gösterdik. Bizler cürufun tehlikeli atık olduğunu ve firmaların bunu geri dönüştürmeyle uğraşmayacağını çok iyi biliyoruz. Eğer bizi ikna etmek istiyorlarsa, onlara güvenmemizi bekliyorlarsa, Foça Ilıpınar mevkiinde yıllardır döktükleri atıklardan oluşan cüruf dağlarını dönüştürsünler o meşhur ekonomilerine kazandırsınlar. Bizim artık boş laflara karnımız tok. Buradan her zaman yanımızda olan dava sürecini hiçbir şey talep etmeden üstlenen ‘EGEÇEP’ başta olmak üzere tüm çevre dostlarına şükran ve sevgilerimizi sunuyoruz. Bu mücadelede yalnız olmadığımızdan, haklı olduğumuzdan ve kazanacağımızdan emin olduğumuzu ifade ederek; Bakanlığımıza ve gözünü kar hırsı bürümüş firmalara bir kez daha sesleniyoruz; bu kararınızdan biran önce vazgeçin! Dağlarımızdan, ovalarımızdan elinizi çekin!” ifadelerini kullandı.
“KANSER OLMAK İSTEMİYORUZ”
Algül, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Bizler Aliağa’da yeni kirletici tesislerin kurulmasını kabul etmiyoruz. Söz konusu projelerin ÇED olumlu raporunun yürütmeyi durdurularak tamamen iptal edilmesini talep ediyoruz. Her yurttaş gibi temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşamak istiyoruz. İnanıyoruz ki biz istemezsek yapamazlar. Biz izin vermezsek bütün bir hayatı paraya tahvil edemezler. Nasıl ki Zehir gemisi Nae Sou Poulo’yu birlikte durdurduk bu tesisleri de durduracağız. Bu nedenle safımızı ve sesimizi çoğaltmalıyız. Aliağa Türkiye’nin çöplüğü değildir! Kanser olmak istemiyoruz!”