Yıllardır adını dahi bilmediğimiz, belki hakkında bir sürü espri yaptığımız bu durum, maalesef ki bir kaygı bozukluğu.
Dolu bir otobüsten inememe korkusu gibi bu fobi, tanıdık sokaklara bile yabancılaşmamıza neden olabiliyor.
Bu durum agorafobi ile ilişkilendiriliyor.
Adını okuyunca belki de birçok kişinin yüzünde tanıdık bir ifade belirdi. Yalnızca kalabalıklardan korku gibi algılansa da agorafobi aslında, kaçışın zor olabileceği, yanı başında bir yardım çağrısı bulmanın imkânsız gibi göründüğü durumlarda kendini bulma korkusudur.
Bazen toplu taşıma araçlarını kullanmak, sırada beklemek ya da alışveriş merkezlerinde dolaşmak gibi sıradan durumlar bile agorafobi yüzünden endişe yaratır. Kişi, yalnızca güvende hissettiği yerde; konfor alanında kalmak ister.
Kamusal alanlarda dolaşmak birçok insan için bir rutinken agorafobiye sahip olanlar için tam bir kâbus.
Bu kişiler, dışarı çıktıklarında ya da kalabalık bir ortamda bulunduklarında yanlarında güvenebildiği, tanıdık bir kişi olmasını isterler. Bunun sebebi ise ‘güvende hissetmek’.
Korku ve endişe o kadar baskıcı olabiliyor ki, kişi evden bile çıkmak istemez hâle geliyor. Agorafobinin bu kısır döngüsü, kişiyi evden dışarı çıkmaktan alıkoyuyor, bu durum da sanılanın aksine korkuları ve kaygıları sadece büyütüyor.
Peki agorafobi neden olur?
Birçok faktör bu duruma etkili olabilir. Uzmanların söylediğine göre panik bozukluğu, agorafobiye sıkça eşlik eden bir durum. Kişiyi endişelendiren şey ise panik atak geçirdiğinde çevresinde yardım alamayacağı korkusu.
Depresyon, anksiyete bozukluğu ve travmatik deneyimler de agorafobiye sebep olabilir. Tabii bir de bunun yanında maalesef genetik yatkınlık ve çevresel faktörlerin de rolü büyük!
Agorafobiye sahip olup olmadığımızı nasıl anlarız?
Bu fobinin belirtileri oldukça çeşitli. En yaygın örneği evden uzaklaşmakta güçlük çekmek, kalabalıklardan veya toplu taşıma araçlarından kaçınmak, dolu otobüste inemeyeceğim korkusu yaşamak ve tüm bunların yaşanmaması için kişinin kendini sosyal alanlardan izole etmesi…
Tüm bunlar günlük yaşamı olumsuz etkilerken uzun vadede kişiye mutsuzluk ve kaygıdan başka bir şey getirmiyor.
Merak etmeyin, tedavisi mümkün!
Biraz zorlu bir tedavi süreci olsa da agorafobi, halledilemeyecek bir durum olarak görülmüyor. Psikoterapi, ilaçlar ve yaşam tarzı değişiklikleri kombinasyonu, agorafobi semptomlarını yönetmede yardımcı olabilir.
Yaşam tarzını değiştirmek, tüm tedavi yöntemlerinin en etkilisi olarak kabul ediliyor. Kişi, bu döngüyü kırdığı zaman agorafobiye olan tutsaklığı da yavaş yavaş son buluyor.
Eğer siz de okurken kendinizden bir parça bulduysanız ve bu sorunu tek başınıza çözemeyeceğinizi düşünüyorsanız en güvenli seçenek bir uzmandan destek almak olacaktır.
Kaynaklar: MedicalPark, Cleveland Clinicİlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: