Adil Ocak resimleri doğanın güzellikleri ve insanın yaratıcılığı arasındaki etkileşime odaklanarak, insanın doğanın parçası olduğu fikrini ön plana çıkarıyor. Tren vagonları ise, insanların doğayla kurdukları ilişkinin yanı sıra, bir yolculuk deneyiminin içerisindeki değişimleri ve dönüşümleri temsil ediyor. Sanat sergileri, izleyicilere farklı duygular ve düşünceler yaşatırken, sanat eserleri aracılığıyla yeni perspektifler sunarak düşünceleri tetikleyebiliyor. Ocak'ın resim sergisi de bu bağlamda, izleyicilerin benzersiz bir deneyim yaşamasına yardımcı oluyor.Ocak doğayı pastel renklerle betimlemek yerine, keskin geometrik formlar kullanarak çalışmayı tercih eden bir sanatçıdır. Eserlerindeki kompozisyon ve renk uyumu, birbiriyle senkronize bir şekilde çalışmaktadır. Sanatçının büyüdüğü coğrafyaya olan tepkisi, romantiklerin aydınlanmaya karşı olan duygusal tepkisindeki gibi kendisini göstermektedir.
YALNIZLIK HİSSİ
Sanatçının geometrik ve kuralcı yaklaşımı, belki de sanatçının iç dünyasındaki karmaşıklığın bir yansımasıdır. Sanatçının resimlerinde iç içe geçmiş ağaçların doğayla nasıl bir denge kurduğunu izleyebilirsiniz. Kaos içinde bir dinginlik verir izleyiciye ve sonsuz bir duygu alışverişi başlar. L.N.Tolstoy “Sanat Nedir?” Kitabında şöyle bir tanımlama kullanır; “Yani yaratıcının duygusu izleyiciye, dinleyiciye geçtiği anda sanatla karşı karşıyayızdır demektir.” Adil Ocak resimleri belleğimizde tamda böyle bir etki bırakır. Sanatçının iç dünyasında yalnızlık hissi olduğu, hatta kendisi için bile pek yer olmadığı düşünülmektedir. Bu nedenle, ömrünün neredeyse tamamını beyaz tuvallerle geçirdiği söylenmektedir. Sanat tarihinde, sanatçılar genellikle kendilerini tuvallerinin pürüzsüz beyaz yüzeyinde bulmuşlardır. Adil Ocak da kendi ruhunun lirik anlatımını gerçekleştirerek, izleyicisiyle buluşmaktadır.
45 YILDIR İÇ İÇE
Eserlerindeki şerit benzeri yapılar, zaman zaman gökyüzünde zaman zaman da yeryüzünde belirerek resmin genel perspektifini tamamen değiştirmektedir. Bu küçük detay hakkında sanatçı “Kah çıkarım gökyüzüne, seyrederim âlemi. Kâh inerim yeryüzüne, seyreder âlem beni,” diyerek, belki de insan ömrünün sınırlarına bir gönderme yapmaktadır. Sanatçının, çocukluğunun geçtiği coğrafyanın parçalı bulutları tuvallerinde dolaşmaktadır. Trabzon doğumlu sanatçı Adil Ocak, Ankara'da Gazi Eğitim Enstitüsü'nün sınavını kazanarak sanat tutkusuna kavuştuğunu söyledi. Mezuniyetinin ardından 19 yıl boyunca resim-iş öğretmenliği yapan Ocak, emekli olduktan sonra Çankaya Üniversitesinde sözleşmeli öğretim görevlisi olarak çalıştı. Şimdi ise kendi atölyesinde çalışmalarına devam eden sanatçı, 45 yıldır sanatla iç içe olduğunu belirtiyor. Ocak, kişisel olarak 70'in üzerinde sergi açtı ve birçok sanat fuarına katıldı. Yurtiçi ve yurtdışında özel koleksiyonlarda eserleri yer alan sanatçı, pek çok sanat çalıştayı da düzenledi. En sevdiği etkinliğinin "Her Yönüyle Trabzon" buluşması olduğunu dile getiren Ocak, bu etkinlikle Trabzon'a olan vefa borcunu ödediğini düşündüğünü söylüyor. Sanat hayatına GEE'nin resim bölümüne girdikten sonra başladığını anlatan sanatçı, Rembrandt ve Caravaggio'nun ışığına hayran olduğunu ve Vincent van Gogh'un serbest tuşelerine de özel bir ilgi duyduğunu belirtiyor. Gazi'de Murşide İçmeli ve Nevzat Akoral hocalarının disiplini, Mustafa Ayaz hocasının ise çalışkanlığına örnek olduğunu söyleyen Ocak, ortaokulda hocası olan Ali Candaş'ın da resme olan sevgisinde etkili olduğunu dile getiriyor. Sergi 16 Mayıs tarihine kadar İstanbul/Doku Sanat Galerisi’nde ziyaret edilebilir.