Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Ankara'daki bir otelde düzenlenen Yargı Reformu Strateji ve İnsan Hakları Eylem Planı Toplantısı'na katıldı.
İsrail'in Gazze'ye yönelik, en temel insani değerleri dahi hiçe sayan saldırılarından dolayı duyduğu üzüntüyü dile getiren Tunç, içerisinde kadınların, çocukların ve masum sivillerin olduğu bir hastaneyi acımasızca vuran zihniyeti lanetlediğini söyledi.
Türkiye'nin bölgede barış ortamının sağlanması için gösterdiği çabaya değinen Tunç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, şimdiye kadar devlet ve hükümet başkanı seviyesinde 18 liderle telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın da bölgeye giderek yoğun bir diplomasi trafiği sürdürdüğünü aktardı.
Türkiye'nin Filistin'e yardım elini uzattığını, 3 uçak dolusu insani yardım malzemesinin bölgeye ulaştırıldığını belirten Tunç, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin bölgedeki ateşi söndürmeye yönelik çalışmaları devam ederken ne yazık ki bölgeye uçak gemilerinin gönderilmesi, Filistin halkına yönelik yardımların engellenmesi ve masum sivillerin toptan cezalandırılmasına yönelik girişimler tüm dünyanın gözü önünde cereyan ediyor. Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası kuruluşlar, sorumluluklarını yerine getiremiyorlar. BM Güvenlik Konseyi'nin ateşkes önerilerini görüşmek için yaptığı her toplantıda bu öneriler ABD'nin vetosuyla reddedildi.
İnsan hak ve hürriyetleri konusunda mangalda kül bırakmayan Batılı ülkeler, ateşe körükle gitmek dışında hiçbir adım atmadılar. İsrail'in katliamlarını destekleyerek, masum sivillerin katledilmesinde rol oynadılar. Uluslararası medya organları taraflı yayınlarıyla adeta soykırımı aklama yarışına girdiler."
Tunç, güvenli bölge denilen alanlara göç eden masum insanların, dünyanın gözü önünde, sınır kapılarında, camilerde, okullarda, hastanelerde ve sivil yerleşim yerlerinde bombaların altında yaşamını yitirdiğini söyledi.
"Ateşe benzin dökenler de sorumludur"
Filistin'de büyük bir vahşet, soykırım ve savaş suçuna şahit olduklarını anlatan Tunç, "İnsanlığa karşı suç teşkil eden bu saldırıların faillerini lanetliyorum. Yüreklerimizi dağlayan bu katliamlardan, failler kadar 7 Ekim'den bu yana yaptıkları açıklamalarla ateşe benzin dökenler de sorumludur." dedi.
Filistin'de uluslararası anlaşmaların yok sayıldığını dile getiren Tunç, ana amacı sivillerin korunması olan Cenevre Sözleşmesi'nin ihlal edildiğini, savaş suçlularını tanımlayan uluslararası belgelerin dikkate alınmadığını bildirdi.
Tunç, "Türkiye olarak, bölgede kalıcı istikrar ve barışın tesisi için çalışmayı sürdüreceğiz. Sorunun çözümünün, başkenti doğu Kudüs olan bağımsız Filistin devletinin kurulmasından geçtiğini ifade etmeye devam edeceğiz. Filistinli kardeşlerimizi asla yalnız bırakmayacağız." diye konuştu.
"Reform idaremiz kesintisiz devam edecek"
Bakan Yılmaz Tunç, Yargı Reformu Strateji Belgesi ve İnsan Hakları Eylem Planı'nın, adalete güvenin artması, vatandaşların yargı hizmetlerinden en adil ve etkin şekilde yararlanabilmesi için devletin tüm kurumlarına hedefler koyup ve görevler yüklediğini söyledi.
Bugüne kadar hukuk devletinin güçlendirilmesi, hak ve özgürlüklerin korunup geliştirilmesi, etkin ve hızlı işleyen bir adalet sisteminin oluşturulması amacıyla önemli düzenlemeleri hayata geçirdiklerini ifade eden Tunç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bundan önceki Yargı Reformu Strateji Belgesi ve İnsan Hakları Eylem Planı belgelerinde olduğu gibi yeni hazırlanacak belgelerimiz de reform irademizin kesintisiz devam edeceğinin göstergeleridir.
2019-2023 yılları için uygulamaya konulan Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin uygulama dönemi yıl sonu itibarıyla sona ereceğinden vakit kaybetmeksizin yeni belgemizin hazırlık çalışmalarına başladık. Aynı zamanda uygulama dönemi sona eren İnsan Hakları Eylem Planı için de eş zamanlı olarak hazırlık çalışmalarına başlamış bulunmaktayız."
"En önemli başlık yeni anayasa"
Vatandaşların, yargı hizmetlerinin adil olmasının yanı sıra kaliteli ve hızlı olarak sunulmasını da talep ettiklerini belirten Tunç, "Bizim amacımız vatandaşlarımızın beklentilerini karşılamak ve daha etkin işleyen bir yargı sistemini ülkemize kazandırmaktır." dedi.
Yargılamaların uzun sürmesinin çözülmesi gereken önemli bir problem olduğunu dile getiren Tunç, buna yönelik politikaları, yeni yargı reformu stratejisiyle ortaya koyacaklarını bildirdi.
"Önümüzdeki dönemde özellikle ceza adaleti sisteminin etkinliğine yönelik çalışmalarımızı da yoğunlaştıracağız." diyen Tunç, yargılamaların makul sürede tamamlanmasının önemini vurguladı.
Bakan Tunç, suçluların cezasız bırakıldığı yönündeki eleştirilerin önüne geçmek için de çalışmalar yürüteceklerini bildirdi.
Türkiye Yüzyılı'nda hukuk devletini daha da güçlendirme, temel hak ve özgürlükleri daha da kuvvetlendirme yolunda emin adımlarla ilerlendiğini belirten Tunç, şöyle devam etti:
"Türkiye Yüzyılı vizyonunun kuşkusuz en önemli başlığı, yeni bir sivil anayasanın hayata geçirilmesidir. Herkesin ve her kesimin kendini özgür hissettiği ve katkı verdiği demokratik bir ortamda yeni anayasa yapmak, bizim değişmez ve değiştirilemez gündemimiz, vazgeçilmez hedefimizdir. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına, Türkiye Yüzyılı'na, yeni anayasayla başlamak ülkemizi ve milletimizi daha da güçlendirecektir."
Yılmaz Tunç, gelecek dönemde Yargı Reformu Strateji Belgesi ve İnsan Hakları Eylem Planı'nı ile temel hak ve hürriyetlerin daha da güçleneceği, yargı mensuplarının daha kaliteli hizmet sunacağı bir ortamı hazırlayacaklarını bildirdi.
Tunç, yaptıkları tüm çalışmaların, daha güvenilir bir adalet hizmeti sunma, vatandaşların adalete erişimini daha da kolaylaştırma, temel hak ve hürriyetleri daha üst seviyede tahkim etme amacına dayandığını da sözlerine ekledi.
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığından HSK'ye gönderilen ihbar dilekçesi
Toplantının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Tunç, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca, Hakimler ve Savcılar Kuruluna gönderilen ihbar dilekçesine ilişkin soruya karşılık, dilekçenin HSK'ye ulaştığı andan itibaren gerekli inceleme ve soruşturmanın başlatıldığını söyledi.
Adalet Bakanı Tunç, "Soruşturma kapsamında HSK tarafından 3 müfettiş görevlendirildi, gerekli çalışmalara başlandı. Bu ihbar dilekçesi üzerinden bütün yargıyı töhmet altında bırakacak, yargı tarafsızlığına, yargı bağımsızlığına yönelik eleştiriler, yargıyı yıpratıcı, adaleti, adalete güveni sarsıcı açıklamalar yapmanın doğru olmadığını düşünüyoruz. Siz bütün yargıya böyle bir genel bir suçlama yaparsanız bir dilekçe üzerinden bu doğru olmaz." diye konuştu.
Tunç, bu ihbar dilekçesi üzerinden tüm yargıyı yıpratacak sözlerden kaçınılması gerektiğini de dile getirdi.
HSK'nin gerek yargının içinden, gerek vatandaşlardan gelen tüm ihbar dilekçelerini dikkate aldığını aktaran Tunç, Anayasal bir kurum olan HSK'nin bunun için kurulduğunu, söz konusu iddiaları da araştıracağını vurguladı.
Soruşturma tamamlanmadan kesin hüküm vermenin doğru olmadığını ifade eden Yılmaz Tunç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir iddia ortaya atılmışsa bunu inceleyecek makamlar vardır. Bu makamların inceleme ve soruşturması neticesinde gerçek ortaya çıkar, sonuca göre işlem tesis edilir. Dolayısıyla HSK Teftiş Kurulu müfettişlerinin inceleme ve soruşturmasının neticesinde bakalım, iddiaların gerçekliği nedir, ne değildir? Soruşturma neticesine göre de işlem tesis edilecek."
Heval Bozdağ hakkındaki fezleke
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, terör örgütü PKK mensubu olduğu değerlendirilen kişilerin Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesine götürülmesine ilişkin soruşturma kapsamında, Yeşil Sol Parti milletvekili Heval Bozdağ hakkında "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan hazırlanan fezlekeye yönelik soru üzerine, dokunulmazlıklarla ilgili sürecin Anayasa ve yasalarda belli olduğunu ifade etti.
Soruşturmanın izne tabi olduğunu hatırlatan Tunç, soruşturma başlatılabilmesi için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının izin talebinin Adalet Bakanlığına gelmesi gerektiğini belirtti. Süreçte, Adalet Bakanlığından Cumhurbaşkanlığına giden fezlekenin, sonrasında da Türkiye Büyük Millet Meclisinin ilgili komisyonuna ulaşacağını anlatan Bakan Tunç, fakat takvimle ilgili konuşmanın bu aşamada mümkün olmadığını söyledi.