Her dönemin, kendi benzersiz modasını yansıttığı bir gerçek. Örneğin bazı dönemlerin parıl parıl renklerle dolup taştığını görürken bazı dönemlerde daha minimal trendlerin hâkim olduğunu görebiliyoruz.
Bazı trendler küçük bir çoğunluk tarafından benimsenirken bazıları da büyük kitleleri peşinden sürüklemeyi başarıyor. Yani bazen, moda sahnesine öyle sıra dışı bir dokunuş geliyor ki herkesi ve her şeyi âdeta bir çılgınlık dalgası yaratmışçasına peşinde sürüklüyor.
İşte o unutulmaz trendlerden biri, 80'lerin sonu ile 2000'lerin başını birleştiren dönemde görüldü. “Clear craze”, yani "şeffaf çılgınlığı" ya da “şeffaf modası” olarak anılan bu dönemde şeffaf şeyler bir virüs gibi her yere yayılmaya başlamıştı.
Aslında şeffaflık modasının temelleri 1939’da atılmıştı.
Modern televizyonun atası TRK-12 Phantom Teleceiver adı verilen bir çeşit televizyon alıcısı, tamamen transparan bir tasarıma sahipti. Aslında şeffaf tasarıma sahip olmasının temel sebebi bir pazarlama stratejisiydi.
Şeffaf tasarımıyla, yeni ve pahalı bir teknoloji olmasının yanı sıra barındırdığı teknoloji ve tasarımdaki karmaşıklığı göstermeyi amaçlıyordu. Bu sayede tüketiciler bu ürünün o döneme göre neden bu kadar pahalı olduğunu anlayabilecekti.
Yine 1939’da General Motors da bu akıma katıldı ve tamamen şeffaf bir araba üretti. Evet araba!
Pontiac Ghost Car olarak bilinen bu hayalet araba, General Motors’un şeffaflık akımına teslim oluşunun göstergesiydi.
Tamamen transparan olan bu araba, benzer bir şekilde karmaşık teknolojisinin daha iyi anlaşılmasını umuyordu.
Amerika’nın İkinci Dünya Savaşı’na dahil olması, şeffaflık modasının beklemeye alınmasına sebep oldu.
Üretim ve harcamalar savaş için yapılmaya başlandı ve bu sebeple şeffaflık modası 50 yıllık bir beklemeye girdi.
Daha sonra şeffaflık modası 90’larda geri gelerek insanların resmen şeffaf olan her şeye takmasına sebep oldu!
İnsanların neon ışıkların altında çılgınca dans ettiği ve parıltılı kıyafetlerin arasında kaybolduğu o renkli günlerde şeffaflık bir anda moda olmaya başladı.
O yıllarda şeffaf şeyler o kadar modaydı ki insanlar için şeffaflık bir modadan ziyade âdeta bir takıntı hâline gelmişti.
Takıntı derken abartmıyorduk. Dönemin en unutulmaz özelliği, her şeyin şeffaflaşmaya başlamasıydı.
Aksesuarlardan ev eşyalarına, gıdalardan kişisel bakım ürünlerine kadar birçok şeyde şeffaf modasının hakimiyeti görülüyordu.
Yani bu dönemde şeffaflık sadece giyimde değil, günlük hayatta da bir moda hâline gelmişti. Şeffaf masa ve sandalyeler gibi ev aksesuarları, hatta içeceklerin ve yiyeceklerin şeffaf versiyonları üretilmeye başlanmıştı. Sanki her şeyin içi görünür olmalıydı!
Teknolojik ürünler de bu akımdan nasibini aldı tabii.
Şeffaf telefonlar, şeffaf lambalar, şeffaf oyun konsolları ve daha birçok ürün şeffaflık çılgınlığına teslim oldu.
Tüketiciler, şeffaflık ve neon renklerin hâkim olduğu retro bir dünyanın içine çekilmişti.
O zamanlar, şeffaflık sadece moda meselesi değildi; aynı zamanda saf, temiz ve modern bir yaşam tarzını temsil ediyordu.
Örneğin, Coca-Cola Clear ya da Crystal Pepsi gibi renksiz içecekler tüketicilere sağlıklı, doğal ve katkısız bir alternatif sunma çabasıydı.