Evet, ilk bakışta yazı yazan bir oyuncak bebek gibi görünüyor. O dönemlerde hangi teknolojiyle bu gerçek oldu diye düşünebilirsiniz; çünkü döneminin çok ötesinde gelişen bu robot, günümüz teknolojisine kapı aralayan cinsten.
Birazdan göreceğiniz gibi dünyanın "insana benzeyen ilk robotu" şu anda kafanızda oluşandan çok uzak bir profilde. Kendisi komutsuz yazı yazabilen bir çocuk figürüydü. Üstelik bahsettiğimiz yıllar için bu olağanüstü bir şeydi.
Çoğu insan, "robot" kelimesini hâlâ yeni gibi düşünüyor.
Robotların, sandığımızdan daha eski bir teknoloji olduğunu 1773 yapımı "Drawing Boy Automata" isimli robot kanıtlıyor. Ancak geçmişte insanlar bu tür teknolojilere bizlerin aksine "robot" değil de "makine" veya "mekanizma" adı verirdi.
Bu antik makine, 18. yüzyıldaki insanların, özellikle robotun arkasındaki o dönem için son derece etkileyici mekanizmayı anlayamamaları nedeniyle zaman içinde unutuldu. Yapabildiklerinden dolayı bazı kişiler bu robota Türkçe karşılığı ile "Yazar" adını vermişti. Çünkü yaptığı şey yazı yazmaktı.
Robotun mimarı Pierre Jaquet Droz, ünlü Automat markasının öncü saat ustasıydı.
İsviçre doğumlu olan Pierre, hayatının büyük bir kısmını saatlerle ve özellikle de saatlerin karmaşık sistemleriyle ilgilenerek geçirdi. Çocuk yaşlardan itibaren, eski saatleri parçalara ayırarak içerideki mekanizmayı keşfetmeye meraklıydı. Bugün bile Pierre Jaquet Droz'un zamanının en usta saat yapımcısı olduğu biliniyor ve günümüze uzanan başarıları da bunu kanıtlıyor.
Kendisi 1772'de teknolojinin gücünü dünyaya göstermek istedi. O dönemde teknolojinin her parçası bir sorunu çözmek amacıyla yaratılmıştı ve Pierre'in karşılaştığı sorun da o dönemdeki dünya nüfusunun yazma becerisiyle ilgiliydi: Herkes yazı yazamıyor, nasıl yazılacağını bile bilmiyordu.
Pierre, bu soruna çözüm bulmak için programlanabilir bir yazı makinesi yapmaya karar verdi. Oğlu Henri Louis Jaquet Droz ve yakın arkadaşı Jean Frederic Leschot'un yardımıyla Writer'ı yaratmak için zamanının ötesinde 6.000'den fazla özel mekanik bileşeni başarıyla oluşturdu.
Bu robot, arka taraftaki çarkta gösterilen İngiliz alfabesindeki herhangi bir harfi kalem ve mürekkeple yazabiliyordu.
Daha şaşırtıcı olan ise bu bebeğin, kalemi mürekkebe batırabilecek kadar kendi başına çalışması ve bunun için hiçbir enerji kaynağı kullanmamasıydı; yani tamamen mekanik bir çalışma prensibine dayanıyordu.
Dikkat çeken bir diğer durum; robotun gözlerinin, kâğıda yazdığı her mektuba âdeta canlı bir varlık gibi odaklanmasıydı. İlk bakışta korkunç gelse de bu teknoloji, şu an bile akıl alır gibi değil.
Pierre, kariyerinde yenilikçi bir mucit olarak sadece bu robotla sınırlı kalmayarak "The Draftsman" ve "The Musician" adlı robot ve çeşitli mekanizmalar da oluşturmuştu.
Pierre'in yarattığı bu mekanizmaların, bir dönüm noktası olduğunu belirtiliyor.
Bu yenilikler halka tanıtıldığında o dönemler bu garip mekanizmalar şeytani güç olarak algılanmıştı. Robot kavramına ve bu tür teknolojiye alışkın olmayan halk, çoğu zaman görünüşleri nedeniyle bunları basit oyuncaklarla da karıştırdı. Dünya üzerindeki bu teknolojik sıçramanın ne kadar önemli bir tarihsel an olduğu ancak o dönemde insanların bunu pek anlamadığı görülüyor.
Bugün bile bu yaratıcı çalışmanın pek çok insan tarafından fark edilmemesi ve bazılarının hâlâ bunun bir tür aldatmaca olduğuna inanması çok güç geliyor. İnanmak istemeyenler içinse bu robot, İsviçre'nin Neuchatel kentindeki Sanat Tarihi Müzesi'nde sergilenmekte.
Videosunu izlemek isteyenler için:
Bir de asırlar önce El-Cezeri'nin geliştirdiği robot var.
İslam coğrafyasında parlayan bir yıldız olan El-Cezeri, 1203 yılında ilk programlanabilir robotu geliştirmişti. Bu robot, Drawing Boy Automata ile karıştırılmasın çünkü bu aslında bir tekneydi. Teknenin üzerinde iki davulcu, bir harpçı, bir de flüt çalan 4 kişi bulunuyordu. Yani "Writer" bir insan tipindeki ilk robotken, El-Cezeri bir tekne ile bu mekanizmayı geliştirmiş ilk isimdi.